MEZALİM
Tüm vefasızların
Kılçıklı vedaların Yürekte bıraktığı tattır Ezik buğday kokusu Boynu bükük başaklar Ve gözlerinde gördüğüm son damla yaş Yakıyor genzimi Kulağımda uyuyan iki çift söz Toprağa kesiyor benzimi Sır tutmasını bilseydin Göçe kalkmayacaktı turnalar Denizler çekilmeyecek Dereler susmayacaktı Susmayacaktı sevdanın türküsü Asra damgasını vuracaktı Mecnun’un yüz yıllar önceki ülküsü Yılkı atları gibi Tozu dumana katarak gitmeyi seçtin İzini izimden silerek Aşıma kan doğranacağını bilerek Ürperen ruhlar kadar titrek Öyle ki bütün gülleri inciterek Gitmeyi seçtin Ardın sıra yürüdü zifir Çalındı güneşin nuru Sunuldu soframıza zehir Hanemize küf düştü Kestiler Azrail’le sözümüzü Kefenimiz oldu mehir Kanat çırptığından beri müpheme Kahkahamıza konuldu tehir Posta yemiş gözlerim Kilim altına itilen içli sözlerim Varınla soluklanan gönül mabedim Bir de çekilirken yamacına Genzimde öylece duran Ezik buğday kokusu Kül ediyor cümle mazimi Silip süpürüyor Gönüllere işlenen gümüş izimi Yana yakıla öğrendim Döne söküle Tırnaklarım çekile çekile Artık korkmuyorum kaybetmekten Susarak izliyorum Ömrümü tarumar eden bu mezalimi… |