HAYATIN İMLA HATALARI...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ‘’Yanlış, daha baştan yanlış Bir şiirdi bu, biliyorum Ve belki ömrümüzün yakın geçmişi Bu kadar doğruydu ancak, kim bilir Kalbim unut bu şiiri.’’ (Ahmet Telli) Sözcükler, ah sözcüklerin iklimsiz seferberliği… Transparan bir sessizlik bu vuku bulan: Aşkın saplantılı seyri Oysaki sür git yalnızlık âdeta bir pervanenin zikri. Rotasız güzergâh Notaların efkâr gamında saklı reçete Meyveler serpilirken yürekte Ve sessizlik, en hoyrat nükte Ansızın devinen yürekten sızan irin gibi rengi Güneşin: Solmaya ne hacet Doğmamışken reşit hüzün Tevazu yüklü iklimin de son hecesi. Gümbürtülü bir sağanak Kırkikindi yağmurlarına denk düştü belli Nisanda saklı hezeyan Kış güneşine delalet Ruhumun açmayan goncası Be mübarek yürek: Sen miydin son reşit hece? Hani aşk dilendiğin Bir çiçek bahçesinde raks eden pervane gibi Gizin her katresinde saklı tevazu Yükünle hemhal bir neferin de son arzusu. Sözcüklerin mahzun hıçkırışına aldandım yeniden Perdenin arkasına gizlenen, imlenen yalnızlığı da Bertaraf etmek adına b/andım. Elbet yeknesak bir düzenek: Aklın tarhında kıyama duran ritmik güncem Vuran çanda saklı aklımın kalan yarısı Yarımladığım hayatı imla hatalarından Arındırıp Derin bir kisvede saklı kalmışlığım. Göğün penceresi Oysaki saniyeler kala ölüme Ötenazi yüklü bir denklem Alyuvarlarımda sırıtan ve sızlayan nice eklem Hani balyalarca hüznü sığdırdığım o derin kavis Şekil A’ya yansıyan yarım yüzü ayın Mevla’ma hürmeten Es geçtiğim şu düzlem Elbet şerde saklı hayır ve gizem Yoksa hayır demeye asla gücüm yetmezdi. Sanrı yüklü gezegen Bil mukabil, aşk ve özlem Nasıl oluyor da ket vuramadığım Bir semazen gölge ki kapışan aydınlığa Karanlığa yüklenip de öznem Emir addedilen elbet vuku bulan Metanet yüklü bir sarkaç Apışıp kalan mevsime Sirayet eden rüzgârın da savruk teninde Kaykılmış bir nükte Mezarım olsa olsa rüyama giren her dize. |