BİR RÜYA İÇİNDE BEŞ AYNI ADAM
Genç kız uçağa binmek için hava alanına geldi,
Gece vakti hava bunaltıcı derece de nemliyken. "Off, yaa bu ne bunaltıcı bir hava.", dedi. Sonra birden rahatladı serin bir rüzgâr eserken. Uçağa bindi ve uçağın kalkışını bekledi. Uzun bir süre uçak kalkmadı ve delirdi. "Ne zaman kalkacak bu uçak?", dedi. Ona gülümseyen pilot uçağı hareket ettirirken, Yükselip dengeleninceye kadar da kız gergindi. Sonra birden bire yıldırım düştü uçağa. Ve kontrolden çıktı. herkes korkuya kapıldı. Kız da bir anda aşağı atlamak zorunda kaldı. Arkasına dönüp bir paraşüt bulduğunda, Kendini bıraktı sonsuzun boşluğuna. Paraşüt sorunsuz açılmıştı amma, Hava fırtınalı olduğundan savrulup durdu. Ve kız anlam veremedi bu duruma. Düşüşü de bir hayli hızlanmıştı. Paraşüt takılınca bir ağacın dalına, Kahramanımız da biraz rahatlamıştı. Ve her yeri yara bere içindeyken, Havada da asılı kalmıştı. Yerden bir hayli yüksekteydi fakat, Sallandıkça dal kırıldı birden ’çatt.’ Tam yere çarparken o da ne? Düşmüştü bir geyikolasıcanın üstüne. İkisi birden yere yığılırken, Kız teşekkür etmişti kızıl geyiğe. Geyik ona bakınca başladı söylemeye: "Bana teşekkür etmene gerek yoktur. Çünkü başına gelenler tesadüf değil, Hayatının kurtulması için bir yoldur. Bana teşekkür etme ve şunu da bil: Yaradan sevdiği kulunu hep korur." Geyik sözünü bitirir ve oradan gider. Genç bir adam olarak rüyadan döner. Rüyayı anlamak için kafasını toplar adam. İnanamaz buna ve düşünür. sırasıyla: Rüzgâr, pilot, paraşüt, ağaç ve geyik Olmuştur ve hayret eder tüm bu olanlara. Rüyasında kıza yaptığı bunca iyilik, Karşısında heyecanla der: "vay canına!". Sonra birden aklına bir şey takılır. Madem rüzgâr olabiliyordu da neden? Kızı savurup durdu paraşütle inerken? Derken adam durumu yavaş yavaş kavradı: ’Hem rüzgâr hem de paraşüt olamazdı.’ |