İçimden geçtiğin vakitti rüzgarın defin işi
İçimden geçtiğin vakitti rüzgarın defin işi
Ay ki ayaklarımdan ıslak mavi Garip bir ilkbahar Dilimde üşüyen o ismin yalın hali Yakıp yıkan ağustos Yaprağını tutamayan dal Yaprakla rüzgarın hikayesi Bize ardı namustu aşk Baygın gözlerim gözlerinde eririm Derin mavi Divanedir gönül evim sensiz viraneyim Hangi dala tutunsam taşlanırm oysa Her gelen den gidenden seni beni sorma Yokuşun inişindeyiz sabaha Aynaların kırılgan dalgalarında Yaşımı sorma İşimi sorma Boşta gezenlerin puantörüyüm yalnızlığında Karadan daha karaları serdi Yaşamdan ne varsa yediğim vurgun Ve alın yazım sen Sen ki kara sevda Şaşkın heveslere katar ellerimden seslenişlerimi Öylesine kalaylı ki bakırın rengi Beni akşamlardan çalıp sana verdi Dert verdi Bir garip yolcuyum Bir garip Dağıstan Yüreğimi vurduğum senli Sonu henüz kestirilememiş bu yurdun Kestirilemeyen Ve devrimler kadar özlem Derin mavilere aktı sözlerim Aktı gök yüzüm Yüreğimde şahidi solcu İmamı hancı Yüzümü acılı zarfların zamklarıyla doyurdu adın Bir zamanlar sarsılmaz Bir türlü yıkılmaz sevginin mangası Hüzünlerin bağrımı acıklı karalaması Türkü ,türkü yaralaması Ellerim kanağlardı Ne zaman bir türküden sana varsa baka kalmak Dil bağı çözülmüş gecelerden Çağlasa acı turfandalar bademi Irmaklarım kan bağlardı Diogenes gibiydi dilim oysa gölge etme başka ihsan istemem derdi küfe,küfe Sinop kıyı da bir garip morluk birden bire düşürürdü gözlerinde tuttuğu umutlarını bilyeleri elinde düşleri ağlardı o zaman o ki kara deniz şimdi şaşkınlığımıza giyinmiş hardal ellerimizde sevda ormanlar kadar şarkımz ah şarkımız kırmızı çağlar yer ağlar gök ağlar ağlar anam dağlar deryalar kadar bağlar ağlar ak denizlerimiz var okyanuslarımız var aşk var sevda var var yar var bu günün yarını da var şimdi zaman eski aynalardan şaşı bakar masalardan masallara akar ağır,ağır deniz kokar gül kokar yar içimde saniyeler göz yaşım oynayışında coşan dereler vadilerde olsa ırmaklarda dalıma konsa içimi sade hüzzama kırar uyuyan güzel demlerken ayrılıklarımı yıllara sessiz dir sedasızdır tanrılar ellerimin ayak ucunda fırtına kara denizim coşar sultan Süleyman Namık kemali arar Namık gelir mi gelir Sorar sultana buyur hünkarım Kara denizi böyle coşkulu görünce İçimden şiir kaynar Ama eksiklikler var Namık tamamlar KARA DENİZ COŞA GELDİ OTURUP AĞLAMALI SULTAN SÜLEYMAN DELİ OLMUŞ BİLMEM NEYİNDEN BAĞLAMALI İşte bu noktada aşk Bu noktada sevda var Aşk var yar yok Vatan var yahut var silistre var kamil söylemez |
okyanuslarımız var
aşk var sevda var
var yar var
bu günün yarını da var
--
bugünkü siirimde sanki yolculuk yaptim o gemide..
cok güzel bir calismaydi
dost yüregine selam olsun...