KORONAL SESSİZLİK
Oysa parklara ne kahkahalar biriktirmişti çocuklar
Korku dağlarının altında kalmazdan önce sesleri Ağızlarını tamda bahara dayamışken tomurcuklar Tereddütler öğüttü bütün heveslerini Dizlerindeki derman ne işe yarar ki artık Renklerinin yokluğuna sarılıyor sokaklar. Beşer, mevsimlerden vaz geçti bir anda Nisanın eşiğinde bir Eylül sessizliği Meydanlarda boy boy ölü hayal anıtları Umudun girdabında dönüp duruyor kuşlar. Oysa bu günün yanlışlarıyla Biz çoktan vurduk yarının doğrularını. Affedin bizi Anaların rahminde doğumu bekleyen çocuklar. Ve asırlık adamlar Bir bıçağın ağzında yürüyor işte Yaşıyorlarsa bir gün daha Yaslandıkları duvarların hatırına Pencerelerden uzuyor sokağa parmakları Dokunabilmek için ezan seslerine Yüzlerine kapandı o ilahi avlular Yalnız güvercinler duruyor pervazlarında Kim çevirecek şimdi şadırvan çeşmelerini Kim dokunacak tahta kapıların kadim kollarına Silahsız süngüsüz bir düşmana esir düştüler sonunda Ellerinde kaldı son merhabalar. Ve mağrip ilk kez yüzleşiyor ölümle bu denli Sahipsiz ölülerini ağırlıyor kiliseler, havralar Bir masallık ömrü kaldı çan seslerinin İşte kibrin en titrek ve cılız hali Hükmettiği ellerden korkuyor ruhları Suyun sabunun merhametine sığınacak kadar. Haydi söyleyin şimdi; Hangi dürtü uyandıracak sizi bu kabustan. Siz ki paranın mazlumlara yoksulluk taşıyan atları Haydi gücünüz varsa aşın Azrail’in hücrelerinize ördüğü duvarı. Aç gözlülerin sahte hıçkırıkları değil elbet İnsan yüreğini bunca dağlayan… Öyleyse selam olsun her kim varsa İnsan kimliği sormadan Bu yıkık duvarlara ağlayan. Bu ıssızlığa, Bu sessizliğe Uzaktan uzağa yüreğini bağlayan Aydın YÜKSEL-ANKARA 28-03.2020-Cumartesi-01.57 |