Âdem’in İlim Kitabı
Âdem’in İlim Kitabı
’Aşk meydanı, erenlerin ve bilenlerindir’ Hünkar Hacı Bektaş bir çocuk daha doğar, bir bilge daha ölür ardımızda yeniden sözün bittiği noktada okunmalık, sessiz haykırışı var nefesin bin yılların olgunluğunu sırtında taşıyan oğul, yükün ağır senin devri daim de zaman, akıp gitmekte hızlı geçen ömrümüzden ariflerin gönüllerinde güneşsin, sarıp sarmalarsın ferinle divit ucunda bir dünya taşıdın, acıyan yanlarıma merheminle mürekkebin sevgiyle sayfaları öpüşü, çağlaması, hatta ağlaması dinlenip yol alması sözcüklerin, hakça bölüşme arzusuyla her şeyi aşkla savaşması özgürce ve inci misali narin hayatlarla valsı ne güzel durur edep elbisesi sırtında ve paylaşımın halkça zirvelere taşır seni insani kamil yanın ve ilminle amelindir aslın ateşinde yanar, pervane gibi dönüp nura bulanır aydınlanırsın asl olan fener olabilmekte gözlere, yüreklere nar olup doğabilmekte toplanan al güzelliğin yüzde, beslendiğin ahlak ırmaktır vahanda esfel-i safilin batağında çırpınır kimileri, özgür ruhun ölümüyle yolun bir tarafı çöl, çorak toprak, kaktüsler besler bedenini kavruk dudaklarına can veren nefes yarına yazar yazgısını ateşi sana bulduran, tekerleği düşündüren yeti, taşır seni yeni çağlara suretin gizli sırlarla dolu, içine sığmayan cevherlerin var senin cengi oynanan, nara atılan sokaklarımda oyunu oynayan sensin meşakkatli yolumda aydınlık süzülür karanlığıma kitabından yıkılan cehalet güldürür yüzü, altın nesil geleceğin olur ömre sığdırılan tüm soytarılar uzaklaşır senden bir bir, geride kalır akıl arenasında bilginin türküleri çalınır. Son düğüm çözülmekte düşünen insanın izdüşümünde nefsidir aslıyla irdelenen dilin arkasında sırdır düşünce, mahzeninde yazılır bahtın, oğul ! kadrajında taşır hayal gemini, cinnet hali, başı eğik ve arzulu divaneliğin ağır melodisi eşliğinde söylenir bütün masallar uykuya bulanan yorgunluğun gibi hayırla dolar karanlığın ağız tadında yudumladığın şarap, keyfiyetidir damağın soğuk ruhaniyetinle gelmektesin bana yalınayak, yapıldak zemheriden taşınır soğuk ateşin, mevsimlerini emzirir, bilesin çevreyi saran Kerbela havası da olsa, fener ateşlenir enerjinde düşe kalkandır iraden, arif gönülde toplanır ahlaklı, kemal yanın arındırır bedenin seni, bengi su ırmaklarında. Efsunlusun artık Hakka çıkar yolumuz, Hacı Bektaş, Pir Sultan, Ali. Bizi çağırır ilim irfan elbisen, sema atlası gibi korur seni bin bir beladan aşk meyi içilir dost meclisinde, hakikat felsefesiyle haşir neşirsin bilgelikte zenginiz, çoğalırız meclislerde, kitabımız okunur erkan, adap biliriz gün bizim günümüz, insanlık onurumuz göğsümde büyüyen çınar kadar uludur varlığında, huzur aradığım eğilmez başın, altın, zümrüt ve inciden değerlidir merteben yücedir, kutsalsın ekmeğim gibi, aşım gibi dostun kapısında irfanla yol alır, avam meclisinde ışık olursun sevgiyle çarpar yürek gönül dergahında, kitaplarım okunur ... bir çocuk doğdu, bir cahil öldü. Nura düştük yeniden… İlkay Coşkun 25.05.2012 |