CesetŞiirin hikayesini görmek için tıklayın bir mezarlıktı içim
ve her mezarda ben yatıyordum... içimde bıraktığım toza dumana mı kendime biçtigim sıfatın ağırlığına mı yanayım her asla dediğimde yıkıldığım anlara mı kendi kazdığım kuyularda nasıl boğulduğumu mu anlatayım neden soruyorsun ki bana nasılsa bunların hiçbiri senin anlayacağın şeyler değil kaybolduğum yolların kavrayabileceğin bir biçimi yokken hatta gözlerimden akan yaşları bile göremezken bir ah deyip uzatsam sana elimi -hani tutup kaldıracaksın ya beni yerden- bedenimi senin görebileceğin şekle nasıl sokayım anlasana artık benim düşüşüm bile senin gerçekliğin değil evet bir hiçten halliceyim ne olmuş hatta dönemeyecek kadar da o yolun başında hapis kendimin şeytanı af-larımın reddeden tanrısı olmuşken ben yeter adımı sorma bana adım bile senin ağzına sığacak gibi değil şimdi söylesene bu rezil oyunun bittiğine mi yanacağım ya da bir anlık hevesle sonumu çizdiğime mi binlerce cesetin leş gibi kokusu soluyorken her gün içten içe burnumu tıkayıp senin gibi yalanlarla mı avunayım kolay diyorsun ya sen söyle madem bugün içimde ölen ben için hangi renk kefen kuşanayım bu yüzden sen en iyisi sus soru sorma artık bana çünkü bazı şeylerin cevabını anlayabilmen için benim gibi içinde binlerce cesetle yaşaman gerekir |
Umarım geç olmaz..
Sevgilerimle..