Karınca Hükmü
Şimdilerde karıncalar düşe geldi
Rıhtımdaki o ince yoldan Bir nefes okuya okuya Sırtında yunus heybeli Kör bir denizden çıkagelen Antika denilen ruhtur aslında Tılsımlı bir salıncakta aheste aheste Ateş denizindeki som pervane Yanmadan evvel ikrar vermek imiş Bir yaradana tapmağüçün ! Dostlar ! Bir şenlik değil bu Kalbimin sesini dinlersiniz Güneşin yıldızları yaktığını Geceleri dolu bir bade bıraktığını Kapıdan sizi seyr eyleyen günahları Tutun ve süpürün Dalganın köpüğündeki izdir seni bulduran Kalenin burcunda doğar ikiz ikiz Evraka demek zordur bu çağda Karınca olmak kolay mesela Ellerini tut bir karıncanın Sonra bırak bir buğday tanesine Yunus gibi çaresiz mi ola ? Yoksa kalbinde midir aşk denilen mühür ? Acz bir çağ adı olsaydı En çok bu çağa yakışırdı. Bilinir ki ateş ile yanan tüm aşıkların Köprülerinde karıncalar vardı. Tutunur da düşerdi yollara Derviş günden güne Karıncaya evrilir... Bir başak tanesi olsaydı saçların Kalbinden düşer mi kar tanesi ? Bu naiflik ne güzel bakarken sana Gel tut elimden Beni yanına aldırsana İçimdeki kanayan şahdamarı Bir nehre bağlayam Tutam şol karınca elinden Denizlerde ağulayam Derd-i derunum içre bir mevsim çıkarsam Tüm insanlar ıslansa yağmurlarımla Anlatsam onlara Ateş ile yanalıberü karıncanın Su içmediğini |