SARIKAMIŞ
(Ne zaman üşüsem Sarıkamış’a çalar yüreğim)
Sarıkamış destanı, karlı bir kış gecesi Donan yetmiş sekiz bin canla yazıldı oğul Bin dokuz yüz on dörttü; ölümün her hecesi Beyaz karlar üstüne kanla yazıldı oğul. Sırtlarında sefalet yanaklarında çile Ayakları çorapsız, yırtılmış çarık ile O katil yamaçların zorunu bile bile Yokluktan bitap düşmüş yanla yazıldı oğul. Hava eksi otuzdu o gün Sarıkamış’ta Yazlık elbise ile ecdadın kara kışta Eceliyle çıktığı o amansız yarışta Saatlerin durduğu anla yazıldı oğul. Her biri melek yüzlü ve yirmili çağlarda Yer gök şehit doluydu, korku yoktu sağlarda Karla boğaz boğaza boğuşarak dağlarda Tarihine şerefle şanla yazıldı oğul. Mevzu vatandı elbet öyle pek, öyle derin Vatanımdır diyerek kucakladığı yerin Yamacında yüzüstü yatan binlerce erin Çıkınındaki kuru nanla yazıldı oğul. Sarıkamış’ta o gün çaldıkça ecel marşı Her lahza bir şüheda selamlıyordu arşı Azrail’in önünde Türk’ün bayrağa karşı Beslediği o hüsnü zanla yazıldı oğul. Sınırsız olsa ne gam garbın içindeki kin İnmeyecek bu bayrak yıkılmayacak bu din Çünkü bu büyük destan on binlerce şehidin Sabah alnına vuran tanla yazıldı oğul. Aydın YÜKSEL-ANKARA 16.12.2019-PAZARTESİ-00.56 |