Sinekkabul belki de biraz beynimi uyuşturmuş olabilirim çay bardağının ağzında son damlası sıkışmış beyazlıktan icimde ufak bir alev tutuşmuş da olabilir bedenime hiç kovmak istemeyeceğim bir ağırlık basmış bir halde ayaklarımı uzatmış saatlerdir aynı şekilde oturuyor olabilirim de gözlerimi kapatmış güneşe karşı göz kapaklarımın içinde evrenin en güzel gösterisini izliyorken İnan!!! kimseye zararım yok hatta kendime bile /tek zararım aynı şekilde uzun zamandır bekleyen bacaklarımın kaslarına/ öyle zararsızım ki hatta kıpırdatmadığım kolumda hükümdarlığını ilan etmiş sineğe bile saygı içindeyim kovmuyorum en son ne zaman hissetmiştim herhangi bir şey inan hatırlamıyorum bu yüzden hiç kıpırdamıyorum rüzgarı rüzgar gibi güneşi güneş gibi sineği bile sinek gibi en güzeli kendimi insan gibi kısaca her şeyi olması gerektiği gibi hissediyorum... sırf bu yüzden uyuşmuş ruhuma aldırmadan sadece tadını çıkarıyorum hayat diyorum!!! ışte böyle saniyelik anlar içinde bir ömür boyu taşıdığın duygularda sonra bir rüzgar değiyor saçlarıma hissedebiliyorum... |
ne güzel bir terim
oysa hissizleştirilen bedenlerimize inat
umarım
yağmurun serinliğini
rüzgarın yanağını okşayışını
ve kalbinin hala attığını da hissedersin yeniden
biliyormusun
ben yıllarca kalbim yok sanıyordum
taki dr eko isteyene kadar
vay be dedim hala atan bir kalbim var mış
sonra anladım taş kesse de varmış
yüreğine sağlık yine aldın benden beni
kalemin var olsun harika bir yolculuktu kalbinden kalbime