Bir Veda Sahnesisarıl sakın korkma kemiklerimden gelen sesleri veda ederken söylenmeyen tüm sözcüklerin yerine say yanağına değen sıcaklığı yanına al yüzünde taşı izlerimi hatta istersen bir süre yıkama yüzünü evet biliyorum kısa bir veda sahnesi çokta vaktimiz yok hiçbir seyirci de fazla sevmez zaten uzamış anlam veremeyecekleri sahneleri ben kalanın... sen gidenim... roller dağıtıldı o zaman iki kişilik yazılmış bu oynunun vermeli hakkını... ilk olarak sıkıca sarılmaya devam et kemik seslerine aldırma ben sıcaklığımı yüzüne hapsedeceğim gözyaşlarımla sen acını tırnaklarınla derime Ikimizde birer tutam tenlerimizin kokusundan içimize dolduracağız ve tutabildiğimiz kadar tutacağız içimizde bu sahnede replikler yok ikimizde bileceğiz sözcüklerin hiçbir anlam taşimayacağını bu yüzden susacağız bir süre daha sarılacağız zamandan bağımsızca... sonsuzluk gibi... sonra... yavaşça birbirinden uzaklaşacağız en son parmaklarımız usulca veda edecek birbirine gözlerimizde her zaman "seni seveceğim" diyen henüz yenilmemiş o acılı bakışları yureklerimizde saklayacağız son birkez geriye dönüp "o bakış" işte "o" bakışla gideceğiz birbirimizden... bir süre sonra sen yüzünü yıkayacaksın benim de izlerim kapanacak bedenindeki alışacağız galiba... sonra mı? sonrası sen giden ben kalan ben giden sen kalan artık anlamı kalmayacak... sadece arada sızlayan eski bir yara gibi hatırlayacağız ara sıra... |
sen yüzünü yıkayacaksın
benim de izlerim kapanacak bedenindeki
alışacağız galiba...
tam da öyle.
ne eksik ne fazla.