Biri yalan söylüyor yine
göz göre-göre,
hiç kimsenın kılı kıpırdamıyor...
Sorumsuzca hemde;
Ülkemin fabrikalarını-topraklarını satıyor,
susuyoruz bizde!

Ama ne susuyor, nede yalan söylüyor
rasathanelerdeki deprem ölçme aletleri,
kıpırtıları kağıda yılmadan-yorulmadan çiziyor,
deprem bilimcileri uyarıyor bizi sürekl,;
İstanbul’un dibindeki
kırıldı-kırılcak olan
çatlak bir Fay’dan!

Bu kıtalar arası
yeryüzü üst-kabuk-tabakası
-ki bir ucu 20 yıl önce kaymış bunun-
ne yazık ki girecek bir yerine
güzel İstanbul’un!

Sallanacak toprak, tepeler tepe-tepine,
yıkılacak binalar, altında kalacak insanlar,
ölecek-yaralanacak suçsuzlar yine...
Çökecek marmara Denizi’nin dibi,
-Sunami gibi-
çıkacak yükseğe dalgalar,
yükselecek kıyının suyu
ve batıracak güzel İstanbul’u!

Allah’ın İşi" bu,
ecel gelir elbette ki başa...
Ama bu depremin zararı az olurdu,
bağlasaydın sağlam kazığa
20 yıldır İstanbul’u!