eylül renginde bir öykü.. randevu ile ağaç olma vaktim hep çakışır ceplerime sığmaz avcuma sayardım geçmeyen ânları çağırır ruhun ekâbir yarısı yağmur bulutlarını ölü toprağına yıkar uzun bekleyişler raksını güneşime renksiz bir acı verir kasvet-i işmar giysisi hep//yanağın gamzesi telaşına yenilirdi öpüşlerin hayali ve bir kırlangıç kanadı-ğında uçardı//us’um say ki-her şeyi unuturdum ! aşkımız suretini t’ekleyip özçekim tasavvuruyla y’anıyordum nev’i pozların silüetiyle ve sevdaya kök salmış fotoğraf içinde sefil g’özlü perişan bir mecnun g’ördüm vazgeçtim d’ünümden aslımıza döndüm ! ilhâmın mesafesiz aralığıydı kapı askısıyla bırakırdım baba yadigârı hem unutkanlı turuncu şapkayı ıslak hıçkırığın nem-i aşkına bağışıklık kazanmıştı veremli şiirler buluştuğumuz yere çizilmemişti korunaklı saçak altı perisi intihâlden sabıkalı kalemlerle rengârenkli şeffaf şemsiyeler telifsiz kitap kapağına kaçmıştı o vakitler düşüncemin fidesi doğal hislere bıraktığı yapraklarını duldasına serer yorulmuş gövdesiyle inorganik bakışınla değil kirpiğin siyahı çalan boyası aktığında aklımı almıştı narçiçeği dalından en yakın kâbusuma uğradı uçurum çalısı tek kişilk celsede beyaza döküldü saçlarım tutun dedi görünmediğim yerden gündüz vaktine atılmış karanlık pusu korkumu bir daha düşledim tan’yerinden üstü açık vagonla son Eylül geçerken yüreğimden... .. |
Şiiriniz çok güzel ve akıcıydı…
Kutluyorum...
............................................... Saygı ve selamlar..