Labirent...
Labirent aralı kapı bırakmaz...
Dön dur dünyayla, dön dur kapıların ardında.. Ses duymayacaksın, Islıklarını yuttuğunda hüzün. Sus pus bir zamanda, bozdur bozdur harca ruhları... üstü kalmasın yarına. Dün gitti, buğün gidecek... yokum ben! Kuyuda büyüyecek, esaret canbazları... Göğün üstüne gerilmiş, o karanlık ipin sırtında dolaş... çıplak ayak, çıplak kalabalıkla. Üşürsen biter gök... perde kapanır, alkışların ardına çekip gider bu şiir. Yol uzun, yol devrik... kısa cümlem yok hayata dair. Sığdasın bilirim, derinime karışma.. Labirentte kuytudasın, ıslanmış, bozuk, yamalı. Adın karışık, sisli... ört yüzünü sis dağılsın. Kapılar, aralı değil labirentte... kapı bozuk, kilit bozuk. Usta! anlarmısın kapıdan, kilitden... insandan, insan olamayandan. Buyur! al sende, al! bir, iki yamalı vicdan.. Alki bu labirent ölü. |
Bir şiir okuyucusu olarak noktalama işaretlerini biraz serbest bırakmanızı öneririm.
Başarılar.