Anlık Serüvenler Gaydası Dalgınlığım
anlık serüvenler gaydası dalgınlığım
şimdi bu şenlik bu gümüş kalpler konukseverlerin kaşıklı şapkasından daha güzel değil gelecek değil geçmiş değil özlenen anlık serüvenler gaydası dalgınlığım var mıydı ki mavimsi olmak yeşilimsi başımın üstünde sarı buğday tarlaları ve yalnız bir ağacın gölgesine bağdaş kurmuş kara kargalar bazen kapıda biriken kalabalığın arkası meraklandırıyor beni tuvale sığmayan bir acı varmış gibi herkes mutsuz olsa da şu bacaksız ne kar da sevinçli parmağına damlayan balı siliyor ağzıyla tabi ki var kaçacak bir yerim üç ayaklı tahta tabure ben miyim eğilip esneyip bekleyen odasında aceleci dudaklarıyla duvardan duvara öpülünce tökezleyen devam ediyor galiba karanlığa doğru el ucuyla dokununca her şey kırılacak gibi sıkılıp biraz ay ışığı uğruna hala yaşıyor olmanın sevimsizliği. |