belkide göğün üzüldüğü yeri biliyordu
gidip sorsak mı aya
kıyısından göçüp gidenler olmuş
yardım eder mi sevinçlerimi bulmaya
korku varoluşun şımarık ağzı
ölülerin
gülümseyerek söylemek istediği bir şarkı
kara salkım karanlığında
yıldızlar ışıldıyor ya
bu durgun bağışlanma serüveni
hayattalar diye bağırdı
babası çocuğuna
yokuşlu yolun kalabalıkları
birbirini arıyormuş gibi değildiler
hata yaptığını düşünüp geri döndü şiire
uzun
zamanlar sonra
an sıcaklığını kaybetmediğine yemin ederim
bu
çocuksu duygusallığın bir anlamı yok
içini süslemeye gelen hatıraların
birbirine selam vermesiyle alakalı
yankılar dalgalanıyor sesinde
uyu ve bu sonsuz
yağmuru dinle içimde
bunca olay ve kavramın çıktısı olmayınca
başladığımız yere geri dönüyoruz
uçuk kaçık simya sihirbazı labirentler açtıkça
bir dal buldum
beyaz esintilerin sesinde
şimdi beni duyuyor musun.