1
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1690
Okunma
Bisikletinin tekeri yırtılmış,
Bilyeleri kaybolmuş,
Topu patlamış bir çocuk dudağıyım şimdi,
Hiç kimsenin uğramadığı bir otobüs durağıyım,
Ot basmış,
Demirleri paslı,
Camları kirli…
Ve bir kırık aynayım
Çerçevesi eskiciye yok pahaya satılmış
Köhne bir evde, sadece traş vakitleri hatırı sayılan
Diğer zamanlarda öylece ortalığa yayılan…
Bilmem, hangi kuşun yuvasını bozup, ahını aldım
Hangi gülü ayırdım bülbülünden,
Hangi papatyanın yoldum yapraklarını,
Kundaktaki kaç bebenin uykusunu kör bir bıçakla böldüm,
Hangi güneşi doğarken öldürdüm!…
…
Sahi saat kaç Serdar abi?
…
…
Yerini yadırgayan şaşkın bitki gibi
Bir hüzünlü bahçeden, bir başka hüzünlü bahçeye taşınıyorum durmadan
Eksile eksile…
Yağmur düşmez tenime,
Tenim solgun,
Sıska…
Yalnızlık kaç hece bilir misin?
Peki, kaç gece bilir misin!?
…
Gözlerimde,
Bir mahalle bekçisi uzun nöbetler tutuyor,
Pencere önünde bir kadın çocukluğunu unutuyor,
Bir bebek ağlamaktan çatlayarak ölüyor,
Sokak lambaları sönüyor gözlerimde…
Dağ sırtını dönüyor umuduma
Deniz görmezden geliyor düşümü
Yüz kızartıcı bir suçmuşum gibi
Bir ceviz ağacının en çelimsiz dalıyım
Yel değse üşüyor, kırılıyorum
Umudum çok ağrıyor Serdar abi…
Limanıyım gam yüklü gemilerin
Uçurtmalar kırılıyor göğümde
Uçurumlar çıkıyor yöneldiğim her yerde
Açıp kollarını sarılmak istiyorlar
Yüzümden bir şiir düşüp yaralanıyor her keresinde,
Kimi, ambulansa yetişemeden can veriyor,
Her keresinde ben kaybıyım Serdar abi…
…
Sahi saat kaç Serdar abi?...
…
…
09.07.2019
S.U.
Serkan Uçar
5.0
100% (9)