Saat On İkiyi Beş Geçiyordu
Zaman, can çekişirken,
Akrep yelkovan, arasında; Bir adım öteye gidemezken geceden, Ay, ışığını çekerken sinesine, Yıldızlar çekilirken kuytu karanlıklara, Hüzün, bakır bir çaydanlıkta demleniyordu, Ve ben, son sigaramdaki dumanları da hapsediyordum içime, Saat on ikiyi beş geçiyordu. Ekmek bıçağında dilimleniyordu ömrüm; Masum, yalınayak çocukluğum; Umudun kıyısından geçmeyen gençliğim, Ulu orta seriliyordu, harami sofrasına, Düş bahçelerim yağmalanıyordu, Herkes payına düşeni alıp giderken. Bütün kimsesizliğimle, Bütün çaresizliğimle, Bütün çıplaklığımla, kalıyordum karanlığın koynunda; Üşüyordum, Tepeden tırnağa buz kesiyordu yalnızlık. Saat on ikiyi beş geçiyordu. Dişlerimle, şafağı sökmek isterken karanlığın göğsünden; Gün ağarıyordu saçlarıma, Tel tel, Raylarımdan çıkıyordum, Vagonlarım kopuyordu bir biri ardına, Savruluyordum, Bir cinayete kurban gidiyordum, Kaza süsü verilmiş, Faili meçhul bir ölüm biçiyordu terzi masasında, Bir tabuta çivileniyordum. Saat on ikiyi beş geçiyordu. 05.10.2009 Beni ve Şiirimi güne yakıştıran tüm seçici kurul üyelerine saygılar sunuyorum. Not: Öncelikle; her okuyucuma ve de yorumcuma sonsuz teşekkür ederim, şiirin çoğu okuyucusu saat on ikiyi beş geçe okusaydım şiiri demiş,o halde benim bir ricam olacak nacizane, şiiri okumadan önce lütfen saaitimizi on ikiyi beş geçeye ayarlıyalım, o anı o duyguyu yaşayabilmek adına.Sevgiler,saygılar herkese. Serkan Uçar |
Masum, yalınayak çocukluğum;
Umudun kıyısından geçmeyen gençliğim,
Ulu orta seriliyordu, harami sofrasına,
Düş bahçelerim yağmalanıyordu,
Herkes payına düşeni alıp giderken.
Bütün kimsesizliğimle,
Bütün çaresizliğimle,
Bütün çıplaklığımla, kalıyordum karanlığın koynunda;
Üşüyordum,
Tepeden tırnağa buz kesiyordu yalnızlık.
Saat on ikiyi beş geçiyordu.
Derinliğinde kaybolduğum satırlar.Yüreğinize emeğinize sağlık.
Böyle değerli bir kalemi nasıl oldu da gözden kaçırmışım diye hayıflanmadım değil hani.
Tebriklerim güne gelen değerli kaleme.
Saygılarımla.
''Satır aralarında kayboldum ve saatin önemi yok.
Ne vakit hüzün çökse yüreğe vakit geceye sarar
Ölüme uyanırken ruhlar''