SATILIĞIM VAR DÜNYADA
Satılığım var dünyada, ondan canı mezâd ettim,
Satılığımı satıp mezâdda hepsini azâd ettim; Hâsılat, letâif kasamda; zamanında hasât ettim; Nefsimi hesâb ettim-kitâb ettim…!... Ben onu sattım!… Bahâsı hep rızâ imiş, ülfet imiş ki, aşk imiş; Dahâsı hep sevdâ imiş, hem de kara sevdâ imiş; Burası aşka dâr imiş, vesile-i dîdâr imiş; Darası bu dünya imiş, hafifmiş; ben onu tarttım!… Ne siccîn ne gayyada var Hakk’tan cüdâda olan nâr; Hakk’tan cüdâ hep nâr, yakar; yanar hep cüdâ olanlar; Nârdadır ehlinden ağyâr, ağyâra fedâ olanlar; Hakk’a hep fedâ olanlar bahtiyar; ben onu oldum!… Olma Hakk’tan gâfil, nârdır; gâfillik mâsivadandır; Eyleme hâ meyl, zarardır; zararı da hevâdandır; Hevâ mâsivaya meyldir, yani Hakk’tan cüdâdandır; Öyle meyl iyi değildir, zehirdir; ben onu döktüm!… Meyleyle ol yâr hüdâ’ya, en a’lâ meyl Hüdâ’yadır; Ona meyl hârukulâda…! Ama kara sevdâdandır; Tutulan öyle sevdâya, gayr-i yârdan cüdâdandır; Sevdâ aşkı edâdandır, cefâdır; ben onu çektim!… Hem sefâlardan sefâdır ve hem de zevk-û sefâdır!… Sefâ olduğu kadar da aynı anda pür cefâdır; Ne hayrettir, hem cefâdır hem sefâdır, ne ma’nâdır…?!… Aşktır bu, böyle edâdır, a’lâdır!… Ben onu tattım!… Sefâdır sabır âşıka, gayr-i âşıka cefâdır; Bunca sabredenler kahra, ma’şûk Mevlâ’ya fedâdır; Fedâ olan yâr ma’şûka, hâliyle zevk-û sefâdır! Ma’şûkum, rabbim Hüdâdır, Mevlâ’dır; ben onu sevdim!… Aşk edâdır fedâ ile, iyi edâ etmek lâzım! İyi edâ etmek içinse, gayriyi fedâ etmek lâzım! Bir olmaktır hüdâ ile, gayriye vedâ etmek lâzım! Biraz şeydâ olmak lâzım, çok lâzım..! Ben onu oldum!… Eyler hep hüdâ ihâta, onsekizbine muhîttir; Onsekizbin nice çoktur… hem yoktur!… Hüdâ vâhidtir; Bize düşense tevhîdtir, tevhîdse Bezm’de ahîdtir; Kul zâhidtir; ilm gâibtir, garîbtir… Ben onu buldum!… “Verme beni bana, bir an göz kırpmak kadar” hadîstir; Yani hadîs-i şerîftir; umursamayan, habîstir; Nefs alnımızda hapistir, hem bir haşara hem pistir, Letâif’e istir, sistir… nefistir… Ben onu sildim!… Aşka tama’ ile geçti bunca dek ömr-û hayatım…! Başka tama’ ile geçti sanma bunca bu hayatım…! Hep sevmektir istidâdım, sevdiğim benim, Allah’ım!! Bezm’den bu âna tamaım, Allah’ım; ben onu sevdim!… 2-Yok kâlbte nâfiz aşktan hoş; kuşa yok, bülbüle biraz…!… Bahşolmadı hız kâlbten çok, başka yok, düldüle biraz…!… Olmaz kâlb aşksız, aşk hoş, gerisi boş… Gel uç biraz…!… Ucu-bucağı yok biraz…!… Et niyâz! Ben onu ettim!… 3-Yetseydi uçmak keramete, evliya olurdu karga!… Bülbülse seviyor a’lâ, dikkat buyurun bu farka!… Yetseydi şayet libâs da, kâfi gelirdi bir hırka! Ne uçmak, ne hırka…asla…! O, aşkla… Ben onu seçtim!… Sabret, zikret, Fikret, şükret… Fazlı için eyle niyâz! Eylersen böyle, dikkat et sana da verilir biraz…!… Âşık ol ma’şûka, meşk et, ma’şûka etme i’tirâz, Kıl biraz da namaz-niyâz… Bul imtiyâz! Ben, onu buldum!… Mümkindir desek abestir tâkat getirmek o aşka!… Temkîndir desek esahtır, kavuşmak aşk-û ma’şûka; Bu aşk evlâ; ma’şuk Mevlâ, kanmayız başka ma’şûka; Aşk sunmuş ma’şûk âşıka bambaşka!... Ben onu tattım. Sen aşkı iç ki, şerbettir; ne hoş içkidir, hayrettir…!… Palazda kanat bitirir; iç ki, uçmağa gayrettir…! Sıhhattir hem âfiyettir, berakettir, keramettir… Hem de bol bol ganimettir, servettir; ben onu buldum!… Aşk sudur, bir doldur bir iç… Çok boldur, doldur doldur iç…! İç kudur…!… İçki budur, iç! Onda nâ hoşluk yoktur hiç! İçmeye a’lâ yoldur, iç; asla berduşluk yoktur hiç! Yâr elindendir, doldur iç, boldur iç…! Ben onu içtim!… Aşkla serhûş, meşkle sarr hûş olup kaldım en ücrâmda, İliklerime kadar cûş olup kaldım ten hücrâmda; Ağlarken aşk icrâmda hûş, kuş olup öttüm mecrâmda Letâif denen hücrâmda icrâmda ben onu dedim!… Darmadağın olup, tütüp, biraz yanarken ecrâmda, Aşk nârı yetiyor deyüp sızlandım Hakk’a ricâmda; Al, misâl-î Eyyûb deyüp, sabr verdi aşkı icrâmda! Katlandım durdum ücrâmda… İcrâmda ben onu yaptım!… Vuslat olmadığından hiç, ümidimi keser gibi Olmadım ölmediğimden hiç; harareti keser gibi Kesmedim sönmediğimden hiç, sam rüzgarı eser gibi Eser âşık, sesler gibi; ben onu dedim!… Ne mi dedim?!.. Dedim bir şey… ma’nâ önün keser gibi…! Kesip attım, yaptım bir şey… bir şey yontup keser gibi! Hep kâlbden yonttum, nalıncı elindeki keser gibi, Kestim racûn keser gibi, yâr bilip ben onu seçtim. Yeri yürek olan yâr Hakk, sığmaya onsekizbine!… Seven yüreğe müstehak yanmağa sevdiceğine; Kor düşeceği muhakkak, sevenin yüreciğine! Onu sev başka yâr seveceğine! Ben onu sevdim!… Bize hoş geldi; hoş bulduk, içtik durduk Kevser gibi…! Gerisi boş geldi; boş bulduk, geçtik durduk küser gibi…! Cûş olduk, dîlde kuş olduk, uçtuk durduk eser gibi…! Coştuk durduk, bir hoş olduk, sadrhoş olduk…! Ben onu oldum!… Hep temennimdir benim tâ aşkı içmek meşrebinden; İçsem kana kana, bana sunulsa da şerbetinden…! Zerresinden hiç olmazsa… veya onun zerresinden… Sunsa Hakk bir kerresinden…! Hevesimden ben onu dedim!… ALİ, eylese de kem-küm.. aşk der iken gayretinden, Anlatılmaz aşk nitekim, susa kaldı hayretinden!… Alır mı letâif dedim aceb aşk kerametinden!?… Aşk yazdım bereketinden!... Hararetinden… ne mi dedim?!... “Seviyorum!” dedim işte…! Yalan değil, ben onu dedimmm!... |