Kayıp bir şehir artık bu gönül
Bir hayli derin kaygılarım var...
Meşakatlimi meşakatli... Gölgem kadar yakınımda artık... Silikte olsa o sureti... Hayatım bir uçurumun kenarında... Ayrılığın da değil, aykırılığında ömrüm ve son baharında... Güzergahın belli... Şehvetle kopup gelsen de... Fayda etmez artık... Ölü topraklarla sıvanmış... Virane olup, istilası tamamlanmış... Sonsuz bir boşluğa bırakılmış... Kayıp bir şehir artık bu gönül... ----- Kayıp aşkların istilasında, yürek yangınları çekerek müebbet yemişim... Kaygılı gecelerin sonunda, karanlıklara terkedilip sürgün edilmişim... Dokunsan ağlayacakmışcasına özlemlere sarılmış, sandık sandık özlem biriktirmişim... Sayısız aşklara peşkeş çekmiş, gizemli bir sualle isyanımı büyütmüşüm... Kıyamet kopsa da, göreceli karanlıklarda görgüsüz aşklara gizlenmişim... Ve hasreti göz göre göre bu yüreğe ekmişim... Artık... Gelsen de, gelmesen de, hatta gelmeyi dilesen de, bir... Nasıl kayıp bir şehirse bu gönül... Sende bende kayıpsın artık bil... Kayıpsın... ----- Bayat ve eskimiş şarkılardan, şairlerin özlem kokan o eşsiz mısralarından, aşırmışken aşkı... Aşk pazarında satılmış, gölgelenmiş, sonuna varamayacağını bile bile yola çıkmışım... Gözyaşlarımda boğulmuş, hasretliğine mahkum olmuş, mutluluk denen o fotoğraftan soğutulmuşum... Bir nebze de olsa gülüşlerin hatırımda... Yokluğunla savaşmak ne kadar zor olsa da, tutuklu kaldığım gözlerinde kaybolmuşum... Viraneye döndürdüğün ömrümü, kayıp ilanı ile aramaktayım... Sende beni arıyorsan şayet... Çok uzaklarda kayıp bir şehir var... Orada bulunmaktayım... Kayıp bir şehir artık bu gönül... Yorulmaktayım... Yorulmaktayım... ----- Bu beden artık sonbaharının etkisinde... Yaprak dökümleri başladı kalbimin en derinlerinde... Soğuk nöbetler tutarken, üşümeye başladım gönlümün ayazında... Kırağı düşmüş gecelerin buz kesimlerinde, ısınmaya çalışıyorum, senden kalan güzel düşlerimle en kuytu köşelerde... Ve çaresizce düşünüyorum... Zira bu yüreğe değen hazan ömrünün son deminde... Ben, masum aşkımı mühür vurduğum yüreğimle, yitirdim bu kayıp şehirde... Şimdi... Ben suskun, şehir suskun... İçimiz içimizi yemekte... Kayıp bir şehir artık bu gönül... cefasını çekmekte... Yazan : Recep Hamza |