UFKUN YARASI...Ufkun yarasını s/arıyorum; Beyaz pamuklarda lav edilmiş çocukluğum gibi Sarıyorum sitemi, elemi ve göğün teninde Doluşan her zerreyi acıyla yoğuruyorum: Kırkladığım gölgemi yatırıp zemine İçimdeki kaosu sunuyorum ellerine. Varlığın teamülü, sevgili Eren mahiyetinde eriyen yüreğin közünde Muteber bir sevdayı dillendiriyorum Kaybolan zamirlerin de özlemi var bir şekilde: Kaynayan coğrafyalarda yaralı mabedi insanlığın Gözüme dolan terinde baharın Ayakları sürten bir mizacın da baş aktörüyüm. Sancılı ufku anıp Derlediğim her bulutu sihirle kavrayıp Elemin hücrelerine doluşan hezeyanı Körüklüyor be sefer şehrin vapurları. İstanbul kadarım: Bir avuç haritadaki varlığım Belki iklimin dilinde ben hoyrat bir rüzgârım. Ayaklarım gerisin geri gidiyor Safi gölgemle taşıdığım kokuyu Zikrediyorum şiire imge imge Taşıdığım aşkın ve hasretin dilinde Öksüzlüğün nabzını tutarken Tanrı Benlik bir sevinçle Araladığım kapının anahtar deliğinde Büyüyen dünyanın da aforizması adeta Kopacak kıyamet öncesi. Bin bir eziyete maruz Belki de kayıp bir veznin aruz sıradanlığında Cümleleri b/içiyorum avucumun içinde Özlemle aşka biat sanrıların da atlası Şehla düşlerime konan kelebeğin kanatlarına Uzandığım mevsim yürekli bir şiir olmayı Sehven kabullendiğim Israrcı yüreğimle Açılıp kapanan kapılardan arda kalan Bir yoksunluğun ta kendisiyim işte. Zaafların makberinde Açan zambaklara sunduğum devasa sevgimle Göl kenarına konan aylak kuşların Saf tuttuğu mu sanırsın Öykündüğüm o kuş yuvasında Kırık bir yumurtadan içine sızdığım Rahmine tabiat ananın nazireler sunduğum. Kayıp bir veryansın kadar kabarık iken suç dosyam Doyamadığım aşkın da diyeti Yazmaya dair bin bir gündüz masalı. |
Saygılar sevgiler selamlar