SENİ DÜŞÜNMEK GÜZEL ŞEY ÜMİTLİ ŞEY...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın “Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey
Dünyanın en güzel sesinden En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey Fakat artık ümit yetmiyor bana, Ben artık şarkı dinlemek değil Şarkı söylemek istiyorum…”(Nazım Hikmet Ran) Müptelası olduğum imgelerim bahtı karam yalnızlığım ve mecnun gölgem maruzatımsa en ihtişamlısından ölüm… Kundaklanmış bir zaman aralığı İnisiyatif kullanmak değildi arzum Aslında tek arzum: Ebediyen serili göğsüne Gönlün hutbelerinden derlediğim şiirleri İmge niyetine örtmek üstüne Kamçılanmış rüzgârım Kanaviçelerde doğan yalan yalnız bir efkârım Temenni edilesi değil Tereddütsüz yaşadığım zamanların buharında… Ruhumun salınımı bir şiirin kırışık kumaşında İzbelerde seken mevsimin Aşkın ve düşlerimin Yarıladığı Yağmalandığı Yankılandığı Yarı zamanlı bir mutluluk ise Yâdımdan yağan yağmura Teslimiyetim Yansız bir aşkınsa mağduriyeti Can pazarında ölü bir mevsim Alnına kondurduğum O masum busenin Akça teninde Zılgıt yerken yine mevsim Meali köpüren bir öfke Ülkemsin mademki Zembereğim Zemheride ölen gecemin sönen ferine Teslimiyetim Uyaksızdır kalemim Ve ulaksız Sızılanan yarım kalmışlığımın Tuzağına düştüğüm kadar sözcük cennetinin Yarım ağız bir sevda değil benimki Hem nemli Hem demli bir yürek kiri Yıkadığında parlar akça teni Yağmur yaladığında yüzümün sönen renginde Kundaklanmış bir şehrin Ayağı kırık köprüsünde Zimmetli olduğum hüzün tepesinde Ansızın doğarım Ansızın solarım Ansızın afaki bir aşkı cihat mahiyetinde yaşadığım kadar Yaşatılası duyguların verdiği hükümde Verip veriştiren Hangi cinnet akşamı ise Sevdikçe cennete salarım yüreğimi Sevilmediğim kadar kanar Susar Zalimce yaralarım kendi kendimi Mihenk taşım Nirengi yaşım Yaslıyım zinhar Tefe konduğum kadar Babamın öldüğü O güdümlü Geçkin yaşındayım zemherinin kudretinde Doğduğum günün lanetine Bandıkça banarım kalemi Kale duvarlarıma asılı Kalender ruhuma çakılı İpini koparan duygunun tefe koyduğu Yırtık bir zarftayım İçinde yazılanın ne olduğunu bilmediğim… Metruk bir hanede İçine tıkıldığım zindanın Akıbetine Konan ölü kuşun kanadında Kayda aldığım değil Kayıtsız şartsız Ölümün diklendiği Dört başı mağrur Bir hüznün Ve bu imkânsız aşkın Müdavimi Gel-geç gönüllü bir zindan bekçisi Ne kadar hükmediyorsa artık Yüreğimin külünden doğan Kan renginde bir gülüm Kanayan kanatan cürüm Sefasını sürdüğüm imgelerin Nazarında Tüy misali Vicdanımım kepenklerine asılı Bir tülüm Perdelediğim aşkımın Pala bıyıklarında şaşkın na’şımın Delindiği kadar yürek cebimin döktüğü Yaşın yasın inhisarında Zılgıt yiyen bir mütercim Çengisi çalgısı o biçim Bir yalnızlık biçerken içim İçin için yakan efkârın Tohuma kaçmış bu delişmen aşkın Küpeştesinde zalim bir tornistan Gövdesinde saklı iken düşümün kovuğunda Yarılanan bir hazzın peşinde Yağan yağmurun sesinde Ölmeye arzulu ses tonunda Yalnızlığın üstünde Tüten dumanından sökün eden Bir gemici feneri gibi Yanıp sönmekle iştigal Sancılı bir tual bir tutku bir name Diri kaldığı kadar bedenim Ölümle zikrettiğim fikre binaen Ve işte şiire kondurduğum son imge… Külümden türeyen gülüm madem Gül mizaçlı değilken de akıbetim Hüzünlü bir redif bir kaside bir sahne Kapandığı kadar üstüme yığılan perde perde… TEŞEKKÜRLER Kaç gece,kaç nefes boğdum önünde. Sana bakmak için yarıştım saniyeler ile. Bakışımdı seni nasıl sevdiğimin tarifi gökte. Tebessümlerimi heba etmedim mi gecene. Ölüyordum uğruna anlamadın olan bitene. Şimdi uyumak istiyorum nefessizce. Hiç bilmedin çünkü göremedin sende. B İ L M İ Y O R S U N Keşke görebilseydin. Dünya heveslerini terk edip, Dünya gözüyle görseydin. Ben sana gelmiştim Nazım gibi. Sen bana olamadın be Piraye........ERHAN ÇUHADAR HOCAMA ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM |
Yüreğiniz dert görmesin kaleminiz daim olsun hocam nice şiirlere inşallah
Sonsuz saygılarımla