Bir Kırık Yazgı GüncesiBir kırık yazgı düştü gökten… Üç elmanın hakkını ardımdaki çocuğa bıraktım, Turunç kokulu sokakları olan şehrin, Ceset kokulu kaderi kaldı avucumda. Gayyanın rahmetinde, Anarken Yusuf’un güzel yüzünü Susarken gaybın esaretinde, Bilirken ihanetin en koyusunun alaca karanlıkta gizli olduğunu, Sustum… Bana bir kentin kibirli hatıralarını bıraktın. Gelin kızların uçarı mutluluklarını, Annelerin eli kolu bağlı umutlarını Babaların terbiye edilemez yalnızlıklarını… Anestezi kokulu hastane odaları bıraktın birde ardında. Yoğun alkol Ve üstün körü yapılmış sahte temizlik arasında kalmış hijyen kırıntılarında, Babamın yaralarını sarmaktan çok Kendi kırık düşlerimi sarma telaşındaydım birazda. Sokak köpeklerini, Kerhane düşkünlerini Hayatı olmadık adamlar tarafından becerilmiş tazeleri kendime dert etmeyi bıraktığımdan beri Fark ettim ki, Yeni düşlere gebe kalmaktan da vazgeçmişim Sokakları gecenin hangi saatinde ayak seslerinin yankılandırdığını, Çöp kutusunun kenarındaki kedinin kaç dakika sonra doğuracağını, Hiçbir insanın sadakatten nasiplenmediğini Sidik kokulu köşe başlarında kusarken Alnımı tutacak bir Allahın kulu bulamadığımda anladım. Ve anladım ki; Yalnızlık bir sıtma gibi sinsice yerleşiyor Havva kızlarının ruhuna! 2019 Aydın... |