Şiirin Bel Kıvrımı/Elem
Yüzsüz gecenin karanlığından çıkıp geldi düşlerim.
Kasıklarında ince sızıyla toprağa düşen gelinler gibi Yüzüme azabını haykıran hayatı silkeliyorum... Yaz sıcağının terli ellerinden düşecek bir damla yağmurun hasretiyle, Dönsem yüzümü ateşin harına; Cehennem, Uzatsam birikmiş cümlelerimi ucu kırık kalemime; Cennet, Dönüp dolaşıp gelsem yine yüreğine; Araf... Topraktan gebe kalmış benliğimi evlatlık verdim Denizlerin serin kıyılarına... Ateşe düşse dilim, Göz süzse en alacalısından bir mavi Uzatsa gözlerini güneş, Yakarcasına baksa Ve ben un ufak olsam isyan edip mayama... Sarıldığı gazetenin 3. Sayfa haberine Nasıl aldırış etmiyorsa bir köpek öldüren şişesi Bende aklımın kıyısında örümceklenmeye yüz tutmuş Hatıralarımı önemsemiyorum... ‘’Yediveren bir şiir yazıyorum ki Her mevsim dilimin ağusunu gidersin...’ Ölmeye yatmış meleklerin ellerine sarıyorum hüzünlerimi Çıkarıp attığım her gözyaşımın ardından çıplak kalan bakışlarımla Anadan doğma bir nazara uğruyorum... Başımda nefesinde derman aranan kadınlarla tekrarlıyorum Elemtere fiş kemgözlere şiş Elemtere fiş kemgözlere Elemtere fiş Elemtere Elem... Elem... Yavaştan Yüreğime işliyor sanki... İnce hastalıktan ölecek tazeler gibi Düşürüp bakışlarımı sızlayan rüzgârın katarına Dayayıp başımı ellerinin yangınına, fikrimi yakıyorum... Güne kavuşan gecenin aydınlığında Küllerinden yeniden doğuracağım bir zümrüdü ankayı umutla... Ağustos’2010 Aydın... |
güzel şiirinizi kutlarım saygılar