Kırık ayna yansımaları / Bildiri...
Günaydın küçük dünyamın ‘’kahrolasıca’’ pardon, güleç ve mükemmel insanları.
Size hüzün kıran bir sabahın sahtekâr mikrofonundan sesleniyorum. Bu gün hiçbir kadın soyunmayacak para karşılığında, Ve hiçbir baba aç uyutmayacak çocuğunu. Şubatın ısırgan rüzgârında Hiçbir işçi sövmeyecek kendini 3 kuruş yevmiyeyle çalıştıran patronuna, Ve kapalı kapılar arkasında hiçbir avrat dayak yemeyecek. Nereden ve nasıl geldiğimi bilmeyecek kadar yabancıyım benliğime. İçine düşülecek bir Yusuf kuyusuna muhtaç, Körlüğüme bahane arama telaşında Kirlenmiş bir tuvalin üzerine parlak bir gün çizmeye çalışıyorum. Az önce üşümediğime inandırdım kendimi, Ağlamanın güzel olabileceğine Bedenimin kirletilemeyecek kadar temiz olduğuna Ve her gün yüzüme asıp çıkabileceğim tebessüm eden bir maskem olduğuna. İyi günler çürümüş dünyamın ‘’kokuşmuş’’ pardon pirüpak nur yüzlü insanları; Size yüzünüzü ekşitip geçtiğiniz çöplüğün içinden sesleniyorum. Sizinle basit bir dünyanın ironik anlatımı olabilir miyiz? Siz ve ben, Onlar ve diğerleri Aslında hiçbir mantığı olmayan teorilerin arasında sıkışıp kalmış gibi değil miyiz? Sınıflandırılmanın kahrolasıca yüküyle, Ertelediğimiz tüm heyecanların altında iki büklüm yaşama mecbur edilmiş değil miyiz? Garip bir tren yolculuğunun Sonsuz seyahat hakkı kazanmış ruhsuz yolcularıyız aslında. Beynimizi kemiren milyonlarca kurda aldırmadan Alışıyorken bu saçma yolculuğun sarsıntılarına, Girdiğimiz tünellerin karanlığından korkmayacak kadar büyüdük galiba. Yeniden âşık olamayacak kadar büyütüldüğümüzün farkına vardığımızda Ve duracak hiçbir istasyonun kalmadığını gördüğümüzde, Panikle birbirimizin kompartımanlarında zoraki misafirlikler yaşıyoruz galiba. Rayların kulak tırmalayan gıcırtısında, Yarın bir öncekini parçalamış bir sabahın kanlı kollarında uyanacağız. Birbirinin katili günlerin gecelerine nasıl savunmasız uzanabildiğimizi Gündelik ölüm ve doğumlara nasıl bu kadar alışabildiğimizin idrakında değilim. Yalancı ve çiçek aldatan bir bahar aldım kendime dün gece Kitap arasında kurumaya bırakılacak hüsran bir miktar. Kırlangıçlar buldum ve serçeler… Kanadı kırılgan hikâyeler. Yeni yasaklar koydum zihnime, Bir daha şiirlerde Kandan ve orospulardan bahsedilmeyecek. Noktasına virgülüne dokunulacak bir hayat budadım, Yedi veren gülleri derilecek. Küçük bir not kâğıdına yazıp aynama astım, Bundan sonra umuttan daha çok bahsedilecek. İyi geceler karanlık dünyamın ‘’küçük’’ pardon devasa insanları… Size cehennemin dibinden sesleniyorum, Ben aslında koca bir yalancıyım, İnanın ne yazarsam yazayım dünya asla değişmeyecek… Şubat’2012 Aydın... fotoğraf için Kamber HAN; bykamo’ya teşekkürlerimle... |