ÖNCE ALLAH SONRA VATAN...Mizacımda nükseden bir mevsim gibi Her yeni şafağa bel b/ağladığım İzafi bir sunum işte bedellerin kardığı Gönül sızım içerlediğim her acıyı Dinsin diye Tanrıya yolladığım O alâmetifarika büyüyen külçenin hacminde Koca bir yangın Afakî dokunuşların serildiği tenimde. İllet bir yalnızlık Aşkın afakı: Hicvinde melun hecelerin Dalayan rahmet kadar sıra dışı bir özlem Rabbime duyduğum aşkın yakın düştüğü Bir kıvılcımla ısmarladığım hüznün Adresime ulaştığı kadar gerçek İçimdeki kayıp mevsim Aslında kayıp olan benim, dercesine Bir huzurun bir de umudun kundaklandığı O lahit. Hani kekremsi bir sıradanlık Oysaki sevginin zuhur ettiği bir afet kimine göre İçime bel bağladığım: Kâh gecenin kâh şehrin ağladığı Zanla yüklü gök kuşağı Doğdukça yeni renkler Ve öldükçe masumiyet Zamanın teşhir ettiği yalın bir muhasebe: Sevdiğin kadar sevildiğin miydi Bir zamanların öğretisi? Kanasa da keten hayaller Uğruna can verdiğim memleketime duyduğum Özlemle yıkasınlar beni Sabah yağmurlarıyla, demenin de meali işte İçimde büyüyen öksüz mevsimler Aşk ile bandığım Aşk diye diye andığım ülkem ve özgürlüğüm Ve utkum ve ufkum Ve dolunayda ağlayan yıldızların merasimi Ne zamanki ansam ülkemi ve insanımla Doğup büyüdüğüm her sabahı gizemi Önce Allah sonra vatan, demenin de gururu. Aşkla yandığım Aşkla savdığım kötülüğü Savunduğum değerleri kaptırmazken zalime Nefreti boca eden siyah gölgelerin Uğruna canımdan olurum, diyebilmenin Her hecesinde damlayan gözyaşım; İnleyen iç sesim İnsanlığımla varım ben bu evrende madem: Önce matem sonra sitem sadece içimdeki yalnızlığa Ben düşmüşken yollara, Vatan diye diye Sonlanmaz ki benim şafağım. Kaybım sadece zaman Matemden yanda yok derdim Yeter ki dalgalansın can parem Ay yıldızlı şanım; Zemzem suyuyla yıkanmışçasına her zerrem. |