sus (ol)uyorum
Çaresizliğimin kıyısında siliniyor yüzüm
gemiler soluyor en sığ yerinde bir koyun. rüzgar; solgun solgun boşaltıyor yelkenlerin içini, isteksiz üflüyor yüzüme kara bir lodos. yanıyor suratım pusulaların gösterdiği tarafta kaptan dümeni çaresizliğime kırıyor güverteden bir erkenci kıyamet kopuyor. tükürüyor yüzüme dalgalardan sıçrayan küpüklü salgısıyla. cehennem eritiyor demir gibi soğuk gölgeleri güneş ısıtıyor bir taraftan cennetçi kuşların ıslak kanatlarını sus oluyorum dilime lâl damgası vuruluyor pus oluyorum saklanan yüzümü tanınmaz bir maske sahipleniyor bir taraftan dalga sırtında sanki denizi öpüyorum gökyüzünü yutuyorum kuruyan ağzımdan bulanan miğdeme. kus oluyor yalancı dünyaya içimi çıkarıyorum o inadına dönüyor fırıldak gibi ben ipini sıkıca dolayıp boynuna fırlatıyorum hırçınca serseri bir kement gibi durmayacak gibi deliyor deliriyor dalgaları us oluyorum değince yelkenleri suya geminin ufukta batan güneşin ılık kızıllığında kurulanıyorum bir buzdağına benziyorum büyüyen gerçeğini dibinde gizleyen balıkların allı pullu tenlerinde varlığıma ışık saçıyorum. ayışığı sızıyor yakamozların sessizliğinden ölüm kadar soğuk susuyorum. Önder KURT 4 haziran 2008 |
UMUTLAR DA VAR İÇİNDE VE HERŞEY SANKİ İYİ OLACAK DERKEN BİR " ÖLÜMÜM SOĞUK SESSİZLİĞİ"...
SÜPERDİ SAYIN HOCAM, GÖNLÜNÜZE SAĞLIK