Hilal'dir Hep Sanrım
İmtihan dünyası dedi
Kırık bir yol üzerinde Elleri ayakları eriye eriye Tüm basamakları çıkmış Geride bir servet bırakmış Çınar gövdesinde Tebessüm kuş oldu... kondu Burak oldu atları maveradan Selam oldu aşları tenhadan Kırıldılar, incindiler Şahit oldular, işlediler Terk etmediler kutlu düşlerini Zuhur eyledim bir anda Kırmızı mor ışıkların altında Bedenin köhne bir sürat yarışında Süt kesilmiş.... donak donak Yıldırım düşer gibi bakma öyle... Aklımda halesiz bir ay parçası Taslarından bellidir yurdun gülleri Yaprak yaprak içerken bülbüller Camilerde şıkır şıkır akarken Nefes kokulu buğur buğur Tomurcuk kokarken mevsim Beni sen seversin ancak Seni de ben Nazlı hilal gibi göz göz Semayı süslersin sen... Kışlada öksüz bir terennümde Gönlümde kesik kesik İşlerken geceleri harflere Gündüzleri bıraktığım sahifelere Ayağ basar göğercinler Omzumda uyur sanki Nöbetimde Sazımın telinde harman ola Bir nakıştan nakışa Bakıştan bakışa Ala gözlü bakarken Çeyize giren servetimsin sen Dalgadan esen yele ismini mi söyledim ? Neden kulağımda şefkatli bir çınlamasın sen Nerede dilimden öteye düşlerim ? Gökkubede mis gibi sedâsın sen Hilalim benim Sevginin izinde Şu anadolu dehlizinde Kara geceme düş olan Mazime kader-keş olan Nazlı Hilal’im Sakarya’da gözyaşımı içtin sen Maveradan gelen bir mektup gibiydin Çanakkale’de öptün pak alnımdan Kalbime güneşi doğduran sen Senle doğdu çocuklarım Gördüğüm en tatlı adımlarım Hep senin izinden Altaylardan aşarken Nevai ile coşarken Dil dil âlemi sararken Kitap kokumsun sen Bir başkasın gözümdeki yaş ile Ayıramazlar beni senden nafile ! Dilimdeki en güzel dua ile Beş vakit tışlarım kalbime, nefesime Kara değirmen dönerken bahtımın yeline Sevgiyle gözelenir Kuzularım benim Gel bir selam ver şöyle dağa taşa Maziyle filizlenir Küheylanım var benim İncitme oğul bu karıncayı Anadolu bir tarladır Türkündür çifti, ecdadın otağı Göz yaşıyla ıslanırsın Gülerek yaşlanırsın Gül eke eke gelen benim ben ! Küfre karşı zinciri kırarım Kalsam da hep yarım Hilal’dir hep sanrım.... |