badem çiçekleri ve sen
kalabalık bir orkestrada kendi halinde bir keman gibi yalnız seni çalıyorum.
yaramın izi benimle konuşuyor. biliyormusun, aşkın dini gözlerindir ve gülüşün bir peygamber gibi dururken hafızamda şirk koşuyorum seni bana bağlamayan tüm bağlaçlara. ellerin kanun namına bir adamın ellerine kilitleniyor. ve bir tarih dersinde kendimi rejim muhaliflerine vurduruyorum. şimdi; ağzında bir dolu gülüş, elinde badem çiçekleriyle, şiirimin protokolünden geçiyorsun böyle sallana sallana sallana esas duruşa geçiyor çelimsiz alfabem. kamu düzeni alt üst oluyor nefessiz kalıyor tümcem. siyasi bir şiveyle seviyorum seni deli gibi değil gayet aklım başımda. gayet realist platon gibi ya da Sürrealist Frued gibi, seviyorum seni ve badem çiçeklerini. uzat ellerini bana kapat gözlerini bak sesim trafik ışıklarında mendil satan bir çocuğun yüzüne çarpıyor. ve kırmızı ekmeği andırır böyle hodbin durumlarda. işitiyormusun, vapur düdüklerini martıların nefesini güneş batarken kuşların sesini... daha bir çok sebepten ses birikti eğri bilincimde. yani ben ne kadar sana yürüsem hep bir çevirmeye takılıyorum üstelik suç aleti üstümde Gözlerin. ve bütün marşlar dilimin ucunda ağzımdan kaçırmışım seni turna sürüsü gibi ya bizi vurursa a(v)cılar.. pysnt. |
telaşlı her cümlenin
a(v)cılardan kaçışını kutlayalım hep birlikte
kekeremsi ile ironi arası
tadına tarif verilmeyen durumlar bunlar
özeldi
baharınız kutlu olsun...