oysa o kadar rüya içmiştim yatmadan önce
uykuna dalmak için..

yok,

gözleri açık giden zamana bekçi oldum
sabahlara dek,
karanlığı gölgeleyen ellerinle
şafağı sökmek için..

sevgilim,

dün gece kaburgalarım merdivendi ayaklarına
boynuma kadar sivri topukla tırmandığın


ne vakit uyuyacak olsam
tıkırtınla uyandırdın..

sonrası malum,

aynada içilmemiş bir çift kahve
ağzımda esneme
ve göğsümde tepindiğin topuk izi


söylememe gerek var mı bilmiyorum
bana bir uyku borçlusun


bir de diziye evrilecek pembenin
kızıla dönük rüyası


şeyy,
dizi dedim de aklıma geldi


araya reklam diye ellerimi koyabilirsin
ki algın,
parmak hesabıyla oyun’u
karadan yana kullansın


sonra eril bir şiir büyüsün dudağımda
dişlerine bilensin tenham
ve dişi bir yağmura bırakayım kendimi
sırılsıklam
ter yazan kitabında
okunsun ismim


dedim ya,
bana bir uyku borçlusun


bir de söz’ele karşı
geometri bilgin..

söz demişken,

asetonla çıkmıyor aklımda yer eden düş im’i
sükut desen
dudağında demlenen ney nefesi..