kısa kısa
malın da mülkün de hamalıydı insanlar
ölüp gittiler yokluğu hiçe sayanlar * şu cihanı usul usul yana döne geze geze yara yârdan ölüm babadan miras kaldı bize * yağmuru geri çekti yerde toza kızan bulutlar saçımdaki beyazı ölü sandı göğe uçan kuşlar * sen akşamında tutuşan lambalarısın bu şehrin sokağında yağmurun kaldırım izleri gözlerin * Döşe saplanan umudun her çırpınışında Bir kesik ekliyorum iki yakasına şiirin * Yalnızlığı geçerek sesi kıstırdı ince bir gece Ayrılığın eyvallahını seçti adındaki son hece * Yalnızlığın bir garip izdihamındayım Şiire mısra koyacak yok hiçbir halim * Uyusam sanki unutacağım gözlerini Avutup düşlerimi tutacağım ellerini * dümdüz bir gürültünün paramparça yalnızlığı dört bir yandan tenimi sarıyor suskun gecenin bağnazlığı * Toprağa erken düşmeseydi babam, anneme de bahar gelirdi Annemi her sabah öpüşü babamın, ölümü ertelemeye yeterdi * Sana küsmek geliyordu içimden Yapamazsın diyordu bir şey gözlerinin içinden * Ben aleviydim onlar ateşiydi yangının Ben aydınlıktım onlar karasıydı malumun * göğsüme yapışan rüzgar gibisin ne düşüyorsun yakamdan ne bir araya getiriyorsun iki yakayı * yılları kancık bir rehavete ettiler hiç upuzun geceye düşlerden bir ömür biç kimi gözü pek kimi hali hazırda fırsatçı kimi nahoş kimi düpedüz ekseninde piç * ekmeği tuza bandık da yedik dağları ateşe verdik de geldik geceyi gün düşü umut sandık ölümü de gözlerine helal saydık * uhrevi bir uyku eliyor düşlerimi incecik sesin inliyor kulaklarımda bir görsen beni, beni bir görsen alıp gözlerini bırakırsın peşimi * göğün efendisi yağmurdan bir akşamüstü eğildi gölgeler güneşi eritip dağları aşarak güz havasını soludu ağaçlar salkım salkım toplandıkça yıldızlar denizde maviye yeşil dedi bulutlar * Bir elma ağacı diktim tarlaya Göz koydular tarladaki elmaya Elmanın da niyeti yoktu tarlada kalmaya * iklimler değişti mi ne kıştan düşüyor cemre ateşten söz alıyor su bir duman kalıyor yaza araya kaynıyor adın kışa geç yaza erken kala * bir ağaca bakmanın bahtiyarlığı içindeyim suları gökyüzüne taşımışlar sanki yapraklar göğün ortasına dalıyor ayaklarım toprağa sürüyor parmaklarımı gözlerim derine daldıkça dalıyor * koyu bir gölge uzamış yol boyu kenarda yol bekleyen bir yolcu bir yola baktım gölge boyu bir yolcuya baktım cevapsız soru gelip geçen belirsiz yol boyu * Pencereler vardı ama uzundu geceler * Bulutlar çölü anlasaydı sırf utançtan yağardı * Uzun ince bir ah’ın içinde yaşıyoruz * Ego; en iyi alçaltan değerdir * Bütün aşk masallarının teması ‘yalan’dır * Kafama vurulduğunda insanların kanatlarının olmadığını anladım * Ve biliyorum ki çok uzaklarda bizi anlayan kalabalıklar var * Kahkaha gülüşün aşk ayrılığın peşindedir * Yaprakların ağaçları terk etmesi, sonbaharın kışa bir itirafıdır * İnsan bir kere aldanır derler oysa ben, bin kere aldandım anarşist gülmelerinde * Dil’den önce düş varsa, insan yaşarken tanrı olamaz… * İnsanlar virgül’deki üç noktayı görmez de, cümleyi bitiren son noktayı görürler * Gökkuşağı süzülüp giriyor pencereden içeri bahar mı oldu renkler mi büyüdü bilinmez * Maşuk sağır olunca aşık kendini doktor zannedermiş * Gözün alacağı var alına düşen kakülden * Gitmek için müsaitse güneşi takip et.. * Sevgi her zaman doğru değildir bazen hiç sevmemek gerekir * Ölüm, evrende bir eşyanın yer değiştirmesinden başka bir şey değildir * Tren yolcusunu mu bekler yoksa gitme vaktini mi bilinmez * Henüz o tren gelmedi yolcuları mutlaka dönecek * Bekle, gözlerim gözlerindeki karanlığı hüsran ettiği an beni tanıyacaksın, işte o vakit beni seveceksin. * Gece kendi siyahına aşıktır * Kaybedenlerin kefaret ödediği bir müsameredir hayat * Soytarı bir yağmur bu kentin varoşlarından sürgün ederken kırık dökük düşlerimi ben, mutluluktan gizlice çileli bir hürriyet sürüyordum ekmeğime ağır aksak yorgun bir hürriyet * Şiir, ıhlamur gibi bekledikçe demlenir, çay gibi taze içilir * Eylüldüm ekime döndüm haberin yoktu Bir ölünün kulağına fısıldayan aşk öldü * Kendini pazarlayabildiğin kadar var olduğun kirli bir çağın çocuklarıyız * Gözlerimin sersemliği ile gözlerinin derinliğine dalıyorum Ay ışığı yörüngesini değiştiriyor * Gök lacivert aşk kırmızıydı * Yolculuk affetmekti her şeyi * gök yarıldı yer kırıldı ateş suyla tutuştu sen yoktun yalnızlık kahkahaya boğuldu * Tanrım artık yanımıza gel * Hayat adil değildi bu yüzden adiler türedi * Ben senin üstüne konuştuğum herkesi sevdim Ama onlar benim tanrımı öldürdü. * Yine bir sabahtı; kapıyı gülerek açmıştın * Başkasının olumsuz taraflarını konuşmayın konuşturmayın * Bir gün mutlaka güzel insanların öfkesi dünyayı ele geçirecek * Ölüme senden yakın oluşum Senin sonra öleceğin anlamına gelmez * //Derviş Zel Ali// Haydar Şahinbay// |
Kutlu ve hayırlı olsun "KISA KISA" isimli şiiriniz...
Şiir güzelliğin aynasıdır…
....................................... Selam ve saygılar..