VieR_ZiGO hiç bilinmedik ormanın ıssız yollarından geçtik Dönen kulenin en uç köşesinde başımız mutluluktan dönene dek Kırk yıla meydan okuyan kırklanmış kahvemizi içtik Ve avuç içlerimizin çizgileriyle en gizli masalları ezberledik Bıkmadan, usanmadan kırk kere tekrar ede ede Kırkıncı ağaca kırk kez okuttuk ismimizi Kırk kuşun öpüşme seanslarına şahit olurken Güneşe en yakın yerde durup Kırkı çıkmamış geyik yavrusunu sevdik Kırk yerden delinmiş toprağın bağrında Hasret yağmurlarıyla yıkandık Kılı kırk yararak Senin ellerin Artı benim ellerim Artı kuşların elleri Artı geyik yavrusunun elleri Artı toprağın elleri Artı yağmurun elleri Artı mutluluğun elleri Hepsi bu şiire uzandı firâri bir misellemeyle Kırk kez değil bin kez söyledik sevdiğimizi birbirimize Ve biz aşktık sevgilim Kederden geberen kalplerimiz kırk kez aynı hizadan Birbirine sadakâtle gülümserken Kırkıncı mum alevinde uykuya dalmışken bedenlerimiz Kırkıncı günde ruhlarımızı birbirine verdik Ve hep sevgiyi okuduk dört büyük kitaptan Kırk yıl değil sonsuzluk kadar Sevdik birbirimizi ... nagi han |