tozlar
mağara şarkılarında vardı
uzak manifestoya yazılmış gömülmüş ve gidilmişken zeytin ağaçları söylenir kalbimde ne güzel söylenir ah davulları çalarken sarıp ellerine renkleri adasınlar diye yağmurun heykeline ve lydia’nın gözlerine saparnanın dikenini. ve sonra ben geldim karanlığın ağzında soyundum çıplaktım gergeflenmiş mekik oyasında sokup baldırlarıma bir avuç iğneyi zehrini çektim yılanların gecenin derinliğinde başka kimseler yoktu bir pars postu biraz meşin fişekliğim sana baktım lydia düğüne baktım cenaze alaylarına. |