19
Yorum
45
Beğeni
0,0
Puan
2123
Okunma
yokluğunu hangi dil
hangi tercüman çözer bu hasreti
hangi kelimeler anlatır
sana özlemimi
hissettiğim acı gerçektir
gözümden dökülen yaşlar suratımı ıslattığında
anlarsın, kollarında seninle hayatım son bulduğunda
büyüyen bu duman kalbimin kara sisi
ben hiç geçmedim o sokaktan
sen bakarken ardımdan
dur bile diyemedin ey cesaretsiz ve ürkek
korkma, içinde benden kalan iyilikleri alıyorum usulca
kötü anıları senin eserin olarak sunuyorum tüm aşıklara
hep suçlarlar ya kaçanları
senden mi kendimden mi kaçıyorum uzaklara
ayrılık acı verirken bile bana
kırılmış can parçaların batıyor ruhuma
kanatlarım kırıldı savurdum rüzgara
öyleyse bir hoşçakal bırakıyorum sana ve kara sevdama
şişmiş gözlerin uyuşmuş zihninle
göz gezdirirsin bencil dünyanda
şaka mı bu diyerek uyanmak istersin ya gerçeklerden
aşkımızı cehenneme nasıl attığını o an anlarsın
ey zavallı yar
mavisini alıyorum gökyüzünün
siyahını bırakıyorum
son kez ELVEDAYA