Muhasebe
Zihnimde silueti birkaç hane köylerin
Meşe dalından tutan uçurtmalarla dolu Zirvelerden de yüce, okyanuslardan derin Bir kolu gökyüzünde yeryüzünde bir kolu Asude rüzgarların nam sürdüğü o köyler Kaygısız bulutların köpürdüğü o köyler Çocukluğum da orda; çamurlu ellerinden Tutup gezdiğim dostlar ve çiğdem telaşlarım Her şey heykel misali, oynamamış yerinden Zaman donmuş saatte; işte on beş yaşlarım Bir ekmek bir de katık, ötesini aramaz Dünya senin deseler huzuruna yaramaz Irgat atı kişniyor, gök kaynarken güneşte Koca kışın taamı ocağında kadının Ve adamın umudu pişiyor kor ateşte Mühim değil elbette ekşiliği tadının Yeter ki doysun evlat, yeter ki yansın ocak Ne olsa toprağına kavuşacak her kucak Koyunlar ve kuzular bir halının üstünde İşlenmiş tarlalara tabiatın deseni Sıra sıra ağaçlar; her dalının üstünde Açan çiçekler bozar, hesap ve hendeseni Zira Rahman ol demiş, aklın donduğu yerde Açılmış sonsuz sahne; bak işte perde perde Hayat mavi bir tülün altında akıp gider Hiç susmayan senfoni, derede şırıl şırıl Bir fısıltı tüm ömrü ardına takıp gider Ölüm bile insanı temizler pırıl pırıl Yaşamı göğe yazar köylerde göçmen kuşlar En sadık ahbap olur yürüdüğün yokuşlar Zihnimde silueti birkaç hane köylerin Nasıl kaybolduğumu anlamak istiyorum Muhasebe vaktidir tükendiğinde ferin Bakıp bakıp şu şehre, ey değirmen diyorum Anlat bunca İnsanı tutan sırrın nedir ki Sessizce ömürleri yutan sırrın nedir ki |
Kalemin susmasın
__________________________________Selamlar