İNSANLIĞA VASİYETİMDİR...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Uzvu kayıptı gecenin… Engelli bir sihir doğdu ansızın Tehdit edilesi düşlerin kefeninde Kan vardı son vagona henüz yetişmişken Ellerimde cızırtı ve yanılgı Ben tembel bir düştüm… Kendinden geçmiş ömrün lades dediği Her vukuatta yarım yamalak bir cümle nazarında Esefle terk edildiğim her soytarı sahnede Duvarlarla örülü dünyamda Yâd ettiğim mutluluğa Fermanımı sunarken elimdeki titrek kalemin Mertçe tetiklediği sözcükleri Bir bir içerken aşk dilinde. Ne çok kayıp hecenin peşine düşmüştüm işte Bir şiir vakti mutluluğa duyduğum özlemle. Bir şiir düştü gözümden Yaşla tahsil ettiğim bir senetti adeta Her vazgeçişime yüklendiğim Bin bir özlemle dünü ve kendimi yâd ettiğim Geçişi olmayan dehlizlerin Karanlık sesinde hayatın bazı bazı İz sürdüğüm bir lanetti adeta. Programlanmış benliğimle Tokalaştığım hoyrat bir firardı Kendime mal ettiğim o çöküş nezdinde Bir bir paye verdiğim En soğuk mevsim tabir-i caizse Kanatsız bedenimde Kuş ürkekliğinde severken insanları ve evreni Safça yanıldığım Her halükarda aldatıldığım Ve son bir maruzat dillendirdiğim. Sadece Tanrının bahşettiği o nefesle Yeniden doğmayı değil Yokluğa karışan cümlelerimde Ben en yalın halimle Arzı endam etmişken şiir dilinde bir sancıyı Yerle yeksan etmişim kendimce Belli ki kenetlenmişim hücrelerimde Yanan ateşi sadece ölümün soğutacağı… Ritmi kayıp yok oluşların… Tepe taklak hicvi ömrün: Nüktedan bir hicap Varlığın yoklukla dansı Yanlı bir mihrak: Göğün tam da ortadan üçe ayrıldığı O kıyamet öncesi temada: İnsancıl hitaplar geride kaldı çok geride İflas etti ruhlar Pekişen acılarla Ritmini yitirdi işte düşler ve o devasa özlem. Karnıyarık akbabalar Leşin eriştiği em musibet dürtü ile Yerle yeksan etmişler canlı ve mutlu nidaları. Bir çocuk düşerken; Gagasında zehir taşıyan kuşların deştiği… Devasa hortumlarla yarılırken evren İkindi sonrası rehavetin verdiği Sihirli nüksediş Nasıl ki tav olmuş iblise… Bünyesinde insanlığın kesirli ölümler: Yarım bedenler; Çeyrek adamlar Ne çok çocuk gelin Yolun başında kadın olmaya meyletmiş ruhları kimince Bir de tuzağında öfkenin Sarımtırak kavisler Buğulu gözlerinde düşlerin Esefle doğranmış iri parçalar Vücudunda lanet benzeri bir kefaret. Hadi, mimleyelim tüm vicdanları: Kalburüstü düş’üşlerde Düşler serelim gerçeklerin haznesinde Dolup taşan haris vukularda En elzem terbiye ile nakşetsin özlem ve insan. İnsanın insana nefreti; Zalimden çaldığımız bunca kini Mazlumla eşleştiren hücrelerimizde Tanıklar konduralım penceresine gönlün Ah, keşke kalp gözünde açsa çiçekler Ve asla solmasa çocuklar: Ne yalanla Ne ihtiras benzeri bir tokalaşma Gafil avlanmadan masumiyet Yorgun bir teşrifle Makamı kaybolsa cüsselerin. İri kıyımlı bütçelerinde efkârın Ve yol bilmez iz bilmez cahil gölgelerin Katkısı olsa olsa zulme Devşirdiğimiz ne ise Zalimce tutsak kötüye ve iblise… Daldığımız hangi kuytu? Hangi kuyu? Yusuf’un ihanetle yolunun kesiştiği… Şimdi mütereddit bir sancı olup ölüyorum, anne: Sakın sakın özleme beni Güne akan yaşlarımı da silme, bırak kalsın: İnsanlığa vasiyetimdir Beni dileyen dilediğince ansın Hani olur da; ansızın açarım çiçek çiçek Cennetin arka ve yorgun bahçesinde. |
Geleceğe aittiler
Ve yürekleri
Şiir kadar büyüktüler
Bize onların masumluğu
Asaleti öğrettiler
Ve onlar
Üzerinden
Küçük oyunların
Oynanamayacağı kadar büyüktüler,,,
Bazen
Çocukluğuma özenirim
Çünkü
Gonca güle benzer,,,
Güzel şiirine hediye olarak yeni yazdım dost kalem,,umarım beğenirsin,,,mutlu akşamlar