Tül
saçının telini iğneye geçirip
geçmişten kalan yaralarıma dikiş atıyorum sende tadıyorum cümlenin en alemini kolay sevdiğimi sanma gönül dağımın ardında duran nice acıya kaç zamandır merhem diye seni sürüyorum tam şimdi… içimden geçen kırık bir ezgiye kulak verip telleri kopmuş yüreğimi sende onarıyorum özlem mızrabının indiği sol yanımda kabuk bağlayan yaralarım kanarken canım acısa da seni bir başka seviyorum hoyrat öfkelerimi askıya alıyorum gönlüne mıh gibi çakıldığıma bakma ben seni sabır divanında hakka secde ederken örüyorum ey niyetliye açılan kapı sana niyetliyim adının manasıyla açıl gönül pencereme açılan cennet kapısına ve yüreğine vardır beni bilirsin gazebiyim ben acıda yüzüm çabuk dökülür içim hemen acır benim sen ki gönlümün mimarı buhranlarımı heyecanlarına asıp gülüşlerinden aldığım bu hoyrat cesaretimi ettiğin secdelerde bağışla… sen bilmezsin… gecenin cidar sessizliği çöktüğünde yokluğunun tezgahında her gece… kirpiklerinden gönül pencereme tül dikiyorum geceden üryan dökülürken ayaz üşüme diye kirpiklerinden diktiğim tülü üstüne dualarla örtüyorum. |
Kalemin susmasın
_______________________________Selamlar