Gül'üm Nasıl UnutursunŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Videolu Şiir...
Hasret boyumu aşıp da, yollara düştüğüm zaman Dağları deryayı aştım; Gül’üm nasıl unutursun? Gözümdeki son fer ile yanına geldiğim o an: ’’Kimsin?’’ dedin, ben de şaştım! Gül’üm nasıl unutursun? Tatlı başlayan rüyada adın yerleşirken dile, Sakınmadan bir can verdim bu ateşe bile bile. Buğulu gözlerden taşan dalga dalga sevda ile, Kabıma sığmayıp taştım, Gül’üm nasıl unutursun? Umutsuz düşmüş hastaya hayat veren nefesine, Yuvasız bir kuş misali sığındığım kafesine, Ruhumu içten titreten ezgiden öte sesine Aklı uçup giden baştım, Gül’üm nasıl unutursun? On yedi yıl öncesinden desem Gül’üm bir kez dinle: İçimdeki kara zindan geçit vermez hasretinle. Aşkımıza yasak koyan ’’Asla olmaz!’’ diyen kinle, Bil ki; ömrümce savaştım, Gül’üm nasıl unutursun? Taş kalplere ezgi sunan gülüne âşık bülbüldü, Gönlümdeki tek çiçeğim goncasında solan güldü. Bu sevdanın hatırına nice el-etek öpüldü? Kara bahtımla uğraştım Gül’üm nasıl unutursun? Bir çıkmazın girdabına aşkımız düşerken son hız, Çıkar peşinde koşanlar dizildiler yüzsüz-arsız, Üşüştüler bir başıma kimi zalim, kimi hırsız. Başı eğik çatık kaştım, Gül’üm nasıl unutursun? Dikenli aşk yollarına feda edilmiş bir canla, Yaşadıkça eksilmeyen; çile, gözyaşı ve kanla, Zalimlerin zalimine engel olan bir isyanla; Ölümüne ben sataştım, Gül’üm nasıl unutursun? İster haklı ister haksız el bağladım ben safında, Yitik düşler sıra sıra zulüm gizlenmiş affında. Bir umuda yelken açtım, gece gündüz etrafında Pervane olup dolaştım, Gül’üm nasıl unutursun? Dağlar yalçın, yol körduman Gül’üm sana nasıl erem? ’’Sen dile yeter ki...’’ dedim, yollarına bir can serem. Aslı Han’ın tılsımına ’’Ah!’’ diyerek yanan Kerem, O safhaya da ulaştım, Gül’üm nasıl unutursun? Kezzap damlasından beter, kalp içine düşen közden, ’’Bekleme sen hiç boşuna, geri gelmez!’’ diyen sözden, Belki aşkım gelir diye ufukları süzen gözden: Damla damla düşen yaştım! Gül’üm nasıl unutursun? |