Şiirden bir fal iyileştirirse diye sevgili Nurhan’a!..
/...bilir misininiz ya yalın deli derler adama bu ülkede ya da kalın serseri aynaya karşı gördüklerini dillendirirse.../
hani öyle bakıyor ya gözleriniz yağlı urganı insanın boynuna indirir gibi mumdan sözcüklere bürünüyor insanın dili asalet tezgahlarında sürünüyor sureti anlayın işte bir celsede azıyor insanın hevesi
hani uzatıp fincanı sordunuz en iyi siz anlarsınız kahve renkli yalanlardan hiç sır vermedi gedikli yanım ama başıma devrildi dünya affedin e mi hangi şair bilmez fal bakmayı bilmez mi hiç, tanımaz mı dört öğün ateş yutan gedikli bir yalancı o kahpe renkli falakayı
siz bile duyardınız susturmaya alışık olmasa bedenim fren seslerine karışmış siren seslerini çoktan çöküp kıvrılırdı ayak uçlarınıza benliğim ne zaman sonra sahibine kavuşmuş bir kedi gibi konuşur, insan taklidi yapardı belki de mimiklerim bunca kırık olmasa umutları bunca tutsak olmasa nefesi
okudum elbette ne çok esrar ekilip biçilmişti yüzünüzün o anlam dolu sarı tarlasında “ne seller basmıştır tanrım” dedim nasıl bir yangın serer insanı böyle nadasa neyse gururla izledim/dinledim üzülmek yerine kısacık saçların ardına saklanmış o hayata bedelsiz göğüs basmış kadınlar operasını! kısaca öyle çok anımsatıyordunuz ki Nazım’ın o uzun gururlu Vera’sını
ne kadar benziyoruz diye iç geçirdim bir ara aynı çamın kokusuna hasret iki çalı dikeniydik sanki birimiz çok acı emmiştik birimiz çok emzirmiş -hayır hayır şimdi yağmur mevsimi değil- ... elbette küçücük bir yaşam tıkırtısına kapı kilitler zorlanır insan bu gibi durumlarda büyük umutlara yuva kurmaya!
biliyorum o tepeleri de çiğneyecekti biraz daha devam etse o soluksuz sohbet biraz daha ısırsa bakışlarınız ıssızlarımı alıp başını gidecek, kırk yamalı kasket ...
“yaz”diye kalem tutuşturmuş tanrı yaz görmemiş elimize kalp kurmuş güneşin batısında yüreğimiz kâh cümle budarken kan sıçramış gömleğimize kâh dalga geçmiş kader bahtımızın serseri gülüşüyle
ceylan güderiz biz sözümona gedikler açılmış aklımızın gür ormanlarında sabır kaynatmaktır tek servetimiz ölü ozanlar kazanında “doğuştan dengi” olmasak da onlardan zengin ölürüz hep tanrının öz çocuklarından-doğuştan zenginler- kilden minderimiz, çamurdan tahtımız olsa da ezbere okunur adımız onur hanlığında tahtı tacı asmamıza koruk diye asar bir gülü kırk kollu ağaç gönülden bir gülüşü orman ederiz
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Acıları Emzirmek şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Acıları Emzirmek şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bir hasretin gölgesine uzanmak gibidir şairin sevgisi. Ve sığınmaksa özlemlerine arzuları, ucuz yaşamak erdemliktir biz gönlü zengin duygularımız Var oldukça...
Değerli kalem yorumum şiirle ne kadar alakalı bilemedim ama sizin şiirlerinizi okuduğumda bana hep bişiler çağrıştıran bir güzellik var. Şiirden şiir olur mu? Olur aslında bıraksanız daha neler yazılmaz ki dlyorum ve ilham verendizelerinizi gönülden kutluyorum. Saygımla...
GÖNÜL DOSTU; Gönüllerde yaşayan şiirlerde ve sizde sağlıklı ömürler dilerim… Şiir güzellikler sunar… ............................................ Saygı ve selamlar..