Göğsü gururla gerili,
takım elbiseli
göbeği şişkin
pişkin-kahraman poltikacının biri
anacak her 18 martta;
"- Eyyy şehit toprak!" diye bağıracak,
hatırlatacak dizi-dizi,
Çanakkale’de bu topraklar için can veren şehitlerimizi,
alkış-alkış
alkışlanacak.

Aynı poltikacı
2018 yılına adını koyacak;
"- Eyyy Troya!" diye bağıracak.
Kaz dağları,
arsen ile yıkanan şehit toprakları,
altın için kesilen-yok edilen İda Ormanları
bunu duyacak,
utanacak,
utanacak,
utanacak.

Amonyak-Sidik kokacak ama
süngüyle kazanılıp-kazmayla geri verilen
"1001 Pınarlı Cennet İda"
üstüne "Altın Tüy" dikilen
Acı-ekşi arsenli Bakır Çayı,
zehirli maden tuzlu yeraltı sulları,
ruhsatla içine edilen Kaz Dağları,
Homer’in İlyada ve IOdise Destanları
bunu duyacak,
ağlayacak,
ve kahr olacak.

Anla,
gelmiyor artık işgalciler süngü-tank-tüfek ve "Tahta At" la!(*)
Altlarında tank gibi
kamyon-buldozer-baga
kepçeliyor seni ve tarihini,
işbirlikçilerle paylaşarak alıyorlar 18 Mart’ta kaybettiklerini
geri.
Dinle bak;

"- Uğruna kan dökülen, can verilen bu şehit toprak!"

Terk ediliyor işgalcilere kazma-kürek ve ruhsatla.
Altın-cevher-özü içme suyun ile yunup yıkanıyor,
Arsen ile arıtılıp Altın alınıyor,
geriye zehirli bir bulamaç kalıyor.
Bu geriye kalan,
torununun-torununa armağan!

Her zaman, her fırsatta
her defa ve her 18 Mart’ta
sor lütfen inatla nutuk atana;
"- Yağmur yağmayacakmı,
sızmayacak-karışmayacakmı acaba,
öbek-öbek havuzlarda saklanan bu zehirli posa
yeraltı sularına,
Bakır Çayına,
1001 Pınarlı Cennet İda’ya,
Troya Uygarlığı’na,
Şehit ÇanakkaleToprağına?"

Lütfen anla artık olanı,
durdur geç olmadan bu katliamı-talanı!
Eğer anlayabilseydin beni
-Memeliler ailesinin et oburlar sınıfından-
kardeşimsin yani,
utanırdın Havva ve Adem Peygamber’in çocuğu olduğundan;
"- Hani ÇANAKKALE GEÇİLMEZ idi,
insan-oğlu insan!"

(*)İDA’NIN ONURUNA (9) Şiirimden. Lütfen tüm İDA Şiirlerimi okuyunuz.