Bozkırda İsyan Sonu
Dilaver Cebeci’ye Rahmetle..
az sonra ağlamayı deneyecek, az sonra sağ omzunun çürüyen ve nemli hikayesini hatırlayacak.. seher yeli ılgıt ılgıt esince avurtları çökmüş bir ihtiyardır gayrı gece, serüveni karanlık savaşçı gözyaşını ağaran bir şafaktan saklayacak. en iyi yaralı bir bülbül bilir gülden utanmayı; aksayan yanlarını esmer yüzüne gizleyip şafaktan utanacak.. ve titreyen elleriyle yakacak cebinden çıkardığı sigarayı ağlamayacak!.. tütünden sararmış dişlerini sıkacak!.. hiç bir kısır döngüyü parçalayamaz azı dişleri.. pas tutan silahların mermi yatağında kabzayı ve geceyi sarsmayı bekler gibi sabırsız bir cinnette dönüşür gülümsemesi.. çiçeğe kesen mayıs içinde; “mor dağların göğsünde kalır pençe izleri gittiler.. dudaklarında soylu sevda türküleri, Cengiz’i asarlar anasının “gara dekesi” Aziz’i vururlar, esfel-e safilinde bize bir “Eyvah!..” emanet edip Ahsen-i Takvim üzre el eder bize Dilaver Abi!..” hatırladığı destana dönmüyorsa insan kendi kanından şiirler yazamaz uzayan şafaklar boyu; biteviye sövgüye döner gözlerinin buğusu!.. topal tarafına derman ister Allah’tan sonra yetişmek ister, kaçmadan gidenlerin kervanı düşünür; muhakkak, her yaralı bülbüle vaattir gülistan ve bir Bismillah! bastırır isyanı… |
Ama bitmez kendi kanından şiirler yazacak olanlar hiç...