Kapatma Işıkları...
“Kapatma ışıkları,
Daha gözümden uykuyu akıtasım var…” Öyle bir kar yağardı ki çocukluğumun en gülen yüzüne, Kurt payı yılkı atlarını düşünürdük, zifiri soğuklarda, Oyunlar oynardık karanlık köylerin uzak ışıklarında, Uzak köylerin karanlık ışıklarına tutunurdu sesimiz, Avazımız kısıldığı kadar bağırırdık Tezek sobasının şavkında… Öyle bir kar yağardı ki ruhumuz ısınırdı, Öyle bir karanlıktı ki, anne kokusuna pervane kesilirdik, Babalar fırtına toplamaya çıkmış, Ve birazdan, Kucak dolusu Somun sıcaklığı bırakacaklardı düşlerimizin en acıkan yanına… Öyle bir severdim ki Karanlığın ortasında asfaltı yırtan arabaların ışıklarını, Takılıp peşine Bilmediğim ne şehirler gezerdim Yorgun döndüğüm sabaha karşılarda… Kapatma ışıkları, Daha yürüyesim var bütün köy yollarında, Ömrüme eziyet gençlik zamanlarımda Daha titreyesim var memleket temmuzlarında… Uzak köylerin köhne ışıklarında Nefesimizi saklardık birbirimizden İlk konuşan büyüyü bozardı Ve sobelenirdi aklımızın zulalarında Ve kaybolurdu ruhumuzun tenhalarında Ve yitip giderdi Yılkı atlarının, Kocaman, ürkek, deliren korkularında. Kapatma ışıkları Daha ağlayasım var, Daha saklambaç oynayasım, Daha bulamayasım kendimi, Yırtılan dizlerimi acıtarak sessiz sessiz... Kanayasım… Kapatma gözlerini Zemheriye bırakılmış hasretlerin içinde Daha anne diye sevesim var, Daha bebek gibi korkasım, Ve ne olur gitme Yıkılasım… |