İhanet...
Şeref’li cümleler dökülürken kadehler arasından
Topal masaların sallanmayan yanına, İhanetin silueti dokundu ruhumuzun camına… Hicazdı, Sessiz geçen bir fasıldı, Uzanıp erikleri aldı baharın saçlarından, Anason öğünlerinin sofrasına bıraktı. Demli uykularda gördüm seni ben, Rüya değildi anladım uyanmadığımda, Gözlerimi kırpmadan beklerken geceyi Rüya olamazdı, İnandım uyuduğumda. Çok fazla şiire benzer cümleler geçer tenimden Kapanınca gözlerim, Suretine bakıp da lisan-ı aşk ederken ellerim, Dokunup yüreğine belki ben de söylerim. Kır düğünü, Gelin tacı, Akordeon halayı, Erik ağacı, Limonata, İhanet, ……… Şerefe… Hicazdı, Belki hüzzama bakan bir yanı vardı, Fasl-ı muhabbette tek tek dolaşıp Hüzn-ü perişanına herşeyi sardı… En çok sabaha karşılarda gelirsin aklıma, Bütün uyanışların en rüyalı yerinde Tepemizde akşamdan kalma bir kahır, Sanırsın üstümüze kan kusuyor bu şehir. Garson! (ama bu, geceden kalma bir yakarıştı adama, Meze diye bir muhabbet söylemiştim masaya) Karanlıkların intihar saatidir bu vakitler, Ve aşıkların ölümü… Karanfil, Ihlamur ağacı, Nane likörü, İhanet, …….. Şerefe… Galiba hicazdı Gözlerim kapanırken en son duyduğum, Vakit tam bu vakitti Meyli hanelerde sabah olduğum… |