Sustukçasustukça kendi içime doğru akan kanayan bir ırmağım ben raflarda tozlanmış kitapları kokluyorum nefesim bir şiirin şah damarlarında geziyor şiir sussa, ben ölecek gibi oluyorum şiir kaybolsa, ben kendimi bir uçurumda buluyorum yitik bir özlemin sessizliğini dinliyorum gece karanlık gece soğuk gece simsiyah bir bulut gibi gece sustukça ben kanıyorum gece uzaklaştıkça ben kayboluyorum sağıma bakıp sol yanımı özlüyorum sol yanıma bakıp sağ yanımdan vuruyorlar beni yüreğim nasır tutmuş bir karanfil gibi kanıyor yumruğumu sıksam, sanki bedenimden kopacak yumruğumu sıksam, sanki kalan ömrüme tokat atacak gibi ömrüm zaten zamansız geçiyor önümden bir susuşun içindeyim avazım çıkana kadar korkuyorum yalnızlıktan bazen yalnızlığa bir çare buluyorum kendi kendimle sohbet ediyorum kendi kendimle gülüyorum ama kendi kendime yalnız olduğumu unutturamıyorum ve sonra kendimden uzaklaşıyorum kendimi kendime düşman olarak görüyorum bazen bir selamı bile çok görüyorum bazen hiç görmemezlikten geliyorum çoğu zaman yabancı gibi davranıyorum konuşacak gibi olsamda dilime kilit vurmuş gibi susuyorum nede olsa benim düşmanım yada bir yabancıdan başka bir şey değilim adımlarımı ileriye doğru attığımı sanıyordum ama hep geriye doğru gitmişim bazen bir okyanusun içindeyim bazen bir çölde yapayalnızım çoğu zaman bir sağanağın altında ve gittikçe boğuluyorum nefesim bile beni taşıyamaz olmuş sanki bir kar kırılıyor üstüme elim yüzüm buz kesiyor bense kendime seni ne kadar özlediğimi anlatıyorum sonra göğün mavisiyle hiç karşılaşmadım güneşin doğduğuna hiç tanık olmadım çiçekleri böcekleri toprağı suyu havayı hiç doya doya sevemedim gözlerimi bir karanlığa diktim hep ufacık bir ışık aradım belki o ışık sendin belki bendim belki de o ışık hiç yoktu ama ben seni hep kalbimde yaşıyorsun sanıyordum oysa kalbim sende yaşıyormuş sesi sonuna kadar kısılmış bir yarayım ben kendimden göçüp, kendimi arıyorum sustukça bir şiire sarılıp Kalbimi o şiirin kalbinde unutuyordum ibrahim dalkılıç 28.08.2018 01.35 izmir |