Tûl
Her şey beklerken oldu
kendi kendimle konuşuyordum kimseyle değil kedilerin anlamlı gözlerinden geçiyordum sen karanlığımdın, üstelik günahım kirli yanlarımın cehennem azığı Bunu ben biliyordum ve belki başkaları cümleten kusuyorduk bir şehrin ortasına Ama sen bunu bilme! Her şey susarken oldu adam; Havva’nın koynunda yolculuk yaptı kadın; çıkamadı çarpık bacaklı zamanın arasından dile gelmedi hiçbir şey. Ağzının içinde kaç kanlı cehennemden geçtim de; yıldızlar boşalttım nefesinin dibine bu şehrin avuçları terlerken içime düşüyordu gizli bir ürperti Ama sen yine bilme. Her şey giderken oldu çok güzel sıktım canımı çok keder eşliğinde ağzımın içinde işlendi kuş cinayetleri intihar ipinde kaldı küçücük dilim. Yer ve gök yüzünde eskidi yüzümü düşürdüm yere yüzünü çektim göndere sesim tırnaklarının dibinde eskiyor sesim eskiyor tırnaklarımın dibinde Ama sen, sen artık bunları bilme! |