Rr
Ben o gün Pesan’da boğuldum İsmail
altıncı çakramı suya üçüncü gözümü kuma buladım çivit mavisi olmuşken bedenim iadeli taahhütlü geri gönderildi ruhum. Ve defolu bir gökyüzüne yamalık oldum. Bazı yüzleri sevmekten bazı gözlerin nefretinden döndüm İsmail tabağın içindeki humusa bandım bir lokma ekmeğimi etim ney butum neydi de ? yüklendim bunca şeyi. Diye diye söylendim ezilmiş nohutlara. Çünkü bildim; nohutların anlama hacmi herkesten iri. İmkânlı bir muhabbetten imansız bir göçe de taşındım İsmail anladım; akşamın ve ayağın aksaklığına bağlıydı hayat dilim topal bir bekçi sus ihtarı vermişken kulaklarıma karışık karmakarışık bir çorba gibi öylece tütüyordum masanın ortasında. Çünkü öğrendim; insandan öte halden anlayandır bir tas çorba. Oysa ben o gün Pesan’da boğuldum İsmail ölmedim... ve kapı zillerine taktım eski bir tınıyı ama İsmail! bu çok fena bir şeydi: kırılmış kemiklerimin içinde yol alan su birikintisinin ha taştı ha taşacak olması. |
"Pesan" nerede neresi bilgilenmek istiyorum şiirdeki imgler kuvvetli