İÇİNDEKİ ACIYA İNAT...Zambağı gecede biten Kinayeli acı. Şehrin başı göğe erdi işte Göktü çöken Kanlı gecede. Zaman bir nifak, Bir beyit kadar Yeknesak tümsek İçindeki acıya inat. Şaibeli kuşları var evrenin Şifreli iç çekişleri Kalem denen engebenin: Aslına biat sırları Bir bir ifşa ederken Kara kaplı defterin Kopuk sayfalarında gizli matem. Demlendikçe mevsimden taşan Bir bulutum. Bulut kadar olmasa da ufkum Ansızın cereyan eden bir düşün Saf aşığıyım. Kem gözlerinde isten nemalandığım Şehla yüreklerinde Köz bildiğim rivayetlerin Anbean kundaklandığım. Tenezzül etmese de kimim kimsem Yok madem… Ah, ardışık acılar… Ah, arpacı kumru sevdam Bir yanım bozgun Bir yanımda toz bulutum. Hörgücünde nemin Saklı akça pakça söz deryaları Seyrüseferinde matemin Gizil bir kanat adeta Evrenin feveranı. Külliyen yalanmış sevdiceğim Söylediklerin değil de Söylemediklerine tutkunum Zaman zaman. Göğün feri sönemedi gitti Elemin kefeni mademki Gün ve gece yazdığım her şiirdi Şimdi tutsaklığım da mı yalan? Tutanaklara geçirdiğim her kelam Belli ki; İfası erdem İfşası gizem İndinde maneviyatın Hep o derin matem. Küllerine meftunum Ölümüne sevdiklerime Daha bir vurgunum Gün geceden kopup da İçimin aksanında Fırtınalar kopsa da meramım Ne yerde ne gökte Konuşlu olduğum Bu deli devran. Hüviyetim kayıp bir düş kadar Tutarsızlığımın da sicili: İhaneti her yüklemin Geceden yana dertliyim İçten dışa taşan Sevgimin nazarında Bir köhne zihniyetim Yüreği hala dünkü asırda. |