Tek Kullanımlık Yaşamben bir okyanusun ortasında milyonlarca kum tanesinin arasında kalmış tutsak bir kum tanesiyim ve bu hayatı kendimi hiç tanımadan yaşamak isterdim veya bir serçenin kırılan kanadına sığınarak veya hayalleri düşleri umudu olan bir çocuğun ellerini tutarak oysa bir kaplumbağa hızında ilerliyordum ne hayatın hızına yetişebilirdim artık nede hayatı kendimle yavaşlatabilirdim bazen bir palyaçonun gülen yüzünde bazende bir şiirin mısralarında buluyordum kendimi kendim ben’sem ben palyaço kadar gülüyordum ben kimse isem kendim kadar yoktum bu hayatta sanki çok sessiz bir kentte yaşıyordum yağmurun bile sesi kısılmış gibiydi rüzgarın güneşin bulutların ağaçların çiçeklerin böceklerin adı çocuk olan kimsenin sesi yoktu adı şiir olan kimseninde ve özgürlük olan kimseninde adı yoktu bazı geceler kendi kendime iyi geceler diliyordum bazı geceler uykusuz kalıyordum kabuslar görüp kendi kendimin uykusunu kaçırıyordum sonra hayatı çocuk olarak yaşamaya devam ederken çocukluğumu aramaktan sınıfta kalıyordum oysa ne tebeşir kokuları yutmuştum adam olurum diye ne dayaklar yemiştim annemin okkalı ellerinden yine adam olurum diye ne çok tek ayak üstünde beklemiştim ne çamurlarda oynamıştım ne tozlu topraklı yollardan geçmiştim ama nasırlı ellerimle çocukluk yıllarımda tanıştım yüreğimdeki yara kadar sıcak acısı hala unutmak mümkün olsaydı o günleri kendi çocukluğuma ihanet etmiş olurdum ben çocukluğumda yaşarken güzel günleri tek kullanımlık yaşamışım hayatı o günleri bulmak bu günleri unutmak kadar zor sonra kendi kendimi birçok kez öldürdüm hayatımda ama bir kez hiç yaşamadığımı düşündüğüm gün milyon kez öldüm ibrahim dalkılıç 01.06.2018 01.25 izmir |