Kaldım Hep Yarım
Dilimde tüysüz bir kekreksilik
Mazinin yosun dolu duvarlarında Taş canlılar devrinden kalma Kalp ağrısı Yüreğim kıpı kıpır 1970’lerden öten bir güvercin Selanik ve eşrafı sonra Gümülcine Mehtaplı bir Üsküdar akşamı Yüreğim kıpır kıpır... Sandığım onca sancılar Halbuki boşa kürek çekmek gibi Yani aynalarda bedensiz Ruhsuz bir çift göz-denizi Eğildim elimde taş bitti Yutkundum sıcak simit 250 Bin Liraydı o zamanlar Kar altında kestane kokusu Sıcak bir damla adaçayı Velhasılı kelam çaresizlikten midir ? Nedir Elimde ağlayan bir dev var Şiirden bedeni köhne bir saati Kırlangıçlar yuva yapmış boğazıma Kokusu kına kına tışlarken sokaklara Bir imbata kaptırmış kendini Güvercin kanatlı bembeyaz yelpazem Saatler geçiyor elvedalar ardılından Miğdemde sancı artıyor Bir mahzende kalmış iki kedi Yalnızlık otomobil camındaki buğuymuş meğer Gazetelerde boy boy resimler Kirlenmiş bir somun içinde Terlemiş namus kokan ekmek Yağmurla gelen para kokusu Islak tüten bacalarda Yanık bir türküden öte Yanık bir sevdayım ben aslında Girdapsız bir rüzgarın ürünüyüm. Dağ yamaçlarında kokan çiçekler Hangi yerdesin bilmem ama Yüreğim.... senin avcunda işler... Gizliden girdiğim o bahçeler Köşkten tasavvur o eski evler Tahta kokusuna ıslak süpürge değmiş gibi... Anneler temizliyor evleri Elimde bağçesiz buğday çiçekleri Beyaz.... Kar kuyularından koparak gelen Sel sularının öptüğü menekşeler Hepsi bir hayal ü hülya imiş.... Yağdanlıktan damlayan ve alevlenen Çorak arazideki güne bakan gibi Ustaların ağzında eriyen Buhurdanlı çaylar... Sohbetlerde memleket meselesi... Dillerde dua ellerde makinalar... Hızır aleyhisselama dua eden Namazda bir selada bir aynı koku Bereketsin sen aslında Yüreğimdeki bu acı ve korku Zamanın gidişinden değil Bir daha gelmeyişindendir. Zaten az çok bilirim kendimi Elimdeki somunu vermeden bir mazluma Rahata eremem ki Sonra garibim ben yoksulum Tenha ve boş bir seraba yolcuyum Ne gömülür düşüncelerim Ne eksik kalır hecelerim. Gecenin bir vakti kalbimin ağrısı geçsin diye Yazdım sana ey dost ! Şiirimi oku ve selam eyle naif ruhuma Ispartadan Sandıklıya Oradan Balıkesire doğru Trenle etrafı güneşlerken gözlerim Çok şiir yazdı sana Acıyor işte kalbim Kainatı anlamak ve öğrenmekle geçti gitti ömrüm Gözyaşıyla ıslanmış bir taş mermer gibi Nice bayramlarda mektup gönderdim ellerine Bilmem şimdi bu ıslık kokusuyla gıcırdayan dişim Hangi pınardan su içip sızlayacak ? Şimdi hangi nağmeyi eşsiz Ağustos gecelerine bırakacak Sokağın adı Yaylağan Sokak olunca Dedenizden kalan bir yadigarı görünce Ve avuç içinize sığmayan heyecan Nasıl kalbinizi ağrıtmasın ? Bir de siz sahip çıkamamışsanız eğer Nasıl yadigara bakıp diliniz duaya varsın ? Elimde kalem var O yüzden gurbetteyim Şükür ki lisanım birdir benim Diyor ya şair: Sevelim sevilelim... Kainatı kucaklayan öğretmenim ben Gidiyorum dedim elimde bavul Gönlümde ilk günkü aşk ile O ilk başladığım sıralarda Baktığım kara tahta Şimdi ardımda Ben bakıyorum eğitim ordusuna Benim çağ dışı bir ilhamla aşık olan İlmin erdemine, erdemin irfanına Söylediğim her şeyi unutuyorum sonra Şafak sökmüş bizim buralarda Adım muallim olmuş bir anda Evladını dua ile gönderen analarla Kapıyı çalan kim ? Bilmem ki bu heyecan ne zaman bitecek ? Somun ekmeğin arasındaki peyniri Daha kaç çocuk kemirecek Soba kokusu ile uyanan kalfalar Nice körpe gözlü yavrularını okşarken Sabah 6.30 Çok uyandım ben Çok namaz kıldım elhamdülillah güvercinlerle Onlar ki Rabbine şükür ederken Ben niyaz içre duamı haykırırdım. Elimde tespih gönlümde iman ruhumu okşar Duama sulh katardım Bundandır ince sızım Maşrapa dolusu gül suyu koksun isterim Elinde deste papatya ile gelen Nice mektep sıralarını dolduran Talebelerin de içi sızı dolsun Geçmişi kaybetmekten yana Ve korusun koklasın ellerindeki tekiri Sevsin bir yağmurun yaprakla dansını Bundandır iç sızım Zaman geçerken Kaldım hep yarım |
Kalemin susmasın
__________________________Selamlar