otuzlu yıllaraŞiirin hikayesini görmek için tıklayın nasılda geçermiş zaman
"ne acı bir gerçek.ölünce bir aşkı nasıl savunacağını bilememek" eski bir şarkıya tutunup en gizlisince duvarda nem tutan resmine dalıyorum ne bileyim oluyor ara ara böylesine göğsümde sürünen bir çılgın sızı hançer gibi kanatıyor hatıramızı zamanda geçiyor bir şekilde öyle böyle yaşıyor insan da her şey bir şeylerden eksiliyor velhasıl yarışıyoruz işte sanırım ki tesadüfüne saçlarım diyordum bana bıraktığın en masum yanım mıydı sahi elbet ki biliyorduum tevafuk eseridir ki u/mutlanıyorum çocukluğumdan kalmış bu son hatırada sayılı aklar inince perçemime önce gözaydınlığı veriyorum kendime sonrası gülümsüyorum duvardaki sana o çocuğu da kaybediyorum galiba şarkının en acı notasıyla galibasına diyorum ağlamaktan kurudu düşler gibiyim belli ki hiç değişmemiş huyun yine yeniden zıtlaşıyorsun bildiğin kurduğum hayallerde yağmurlaştıkça inatçı gözlerin vardığım kuraklıktan hep sana dönüyorum ve o gözlerine baktıkça devleşiyor ellerim güneşi kırışmış aptal kış gibiyim bir mevsimi yüklen gel sevdiğim gökyüzüne savruldukça uçuşsun kalbim işte aniden böyle ve süresiz küllen kuşlar gibi göçleşsin adın/adım yeniden galibasına diyorum galiba ben ölümle koyun koyuna dolaşıyorum sus işte Allahını seversen ne bileyim sahiden ve velhasıl kelam dokundukça sesine en içten görüyorum betermiş ayrılık ölümden nasıl bir ölümsüzlüksün bilsen my |
Tebrikler sevgili Mehtap<3